AÇILIÞ KONUÞMALARI
<< | Ýçindekiler |
>>
AÇIŞ KONUŞMASI(Prof. Dr. Rıdvan EGE)
Prof. Dr. Rıdvan EGE
Türkiye Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği Başkanı
Sayın Konuklarımız, Değerli Meslektaşlarım.
Ülkemizde son 15-20 senede Cerrahide en hızlı gelişmeyi Ortopedi-Travmatoloji, Nöroşirurji ve Göğüs cerrahi bilim dalları göstermiştir. Aslında bu cerrahi dallarda teşhis araçları kadarı cerrahi girişim araçları hızlı ve değişken aşamalar göstermiştir. Hele Ortopedi ve Travmatoloji ameliyatları için kullanılan alet, malzeme ve özellikle internal fiksasyon ve rekonstrüktif cerrahi araçları son senelerde, gelişen elektronik ve biomekanik uygulamalar nedeniyle çöle yeni atılımı ve uygulama alanları bulmuştur. Bundan 25 sene evvel Dünyada femur boynu veya trokanterik kırık için 2-3 değişik çivi kullanılırken, bugün sayıları 25'i aşan kompresyonlu veya başka tip çivi ve plaklar uygulama alanına girmiştir.
Çeşitlerin artışına rağmen araçlar daha pahalı duruma gelmiştir. Çok ülkeli savaşların sonuncusu olan Kore savaşından beri Savaş Sanayi sürümden ziyade, teknolojik yeniliklerle ekonomik olarak güçlükle ayakta durabildiğinden endüstrücüler uygar insanların sağlıklarına gösterdikleri ilgiden faydalanarak ekonomik çıkar nedenlerle sağlık endüstrisi hızla geliştirmeye başlamıştır. Her gün bazı değişiklikler yapılarak aparey ve araçlarda aşın fiat artışları olmuştur. Bir Ortopedi Kliniğinde birkaç tane bulunması gereken televize portatif röntgen cihazının en ucuzunun bugünkü fiyatı 800.000 TL. dır. Görülüyor ki Ortopedi ve Travmatoloji uygulaması, pahalı bir alandır. Buna rağmen ülkemizde gelişimi zorunlu bir gereksinme sonucu olan belirttiğim 3 cerrahi dal içinde yurdumuzda en çok yaygınlaşan Ortopedi ve Travmatolojidir. Daha 18 sene evvel, benim Türkiye'ye döndüğümde femur boynu kırıklarından mali gücü yerinde olanların hemen hepsi yurt dışında tedavi olur, gücü yetişmeyenler hemen daima kendi akibetlerine bırakılırdı. Bugün ülkemizde en uzak yerde ve yetersiz koşullar içinde olan yeni bir Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı bile hiç olmazsa açık redüksiyonla bir kalça kırığını tedavi edebilmektedir. Bu büyük aşamayı ancak bizler gibi olayların ve geçmişi içinde eskiyenler heyecanla, fakat gururla anımsamaktayız. Özel merak ve uygulama ile yapılan pek az girişim dışında bugün ülkemizde her türlü ameliyat ve tedavinin uygulandığını söyleyebilmenin mutluluğu içindeyim. Bu da Ortopedi ve Travmatoloji ailesinin yeniliğe, yenilenmeye ve gelişmeğe olan yatkınlığındadır. Son iki sene içinde yapılan Kopenhag'taki Dünya, Madrid'deki Akdeniz Ortopedi ve Travmatoloji Kongrelerine 40 - 45 kişilik gruplar halinde katıldık. Oralarda panel üyesi, tartışmacı ve serbest tebliğci olarak Türk Ortopedistlerini alkışlamakla gurur duyduk. İngiltere'deki Ortopedi kongresine de meslektaşlarımız ilgiyle izlemişlerdir.
Uluslararası kuruluşlarda Türk Ortopedistlerine yüksek yönetici kadrolarda görev verilmesi uluslararası ilişkiler yönünden memnuniyet vericidir.
Bugün Türkiye'de 27 ilimizde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı vardır. Bundan 15 sene evvel yalnız 4 ilimizde bulunduğuna göre, bu büyük bir artıştır, fakat henüz 40 ilimiz Ortopedi hizmetlerinden mahrumdur. Ülkemizde 15 sene evvel osteoartiküler tüberküloz, osteomyelit, ve polimiyelit en başlıca uğraşılar arasında iken bugün bunlar azalmış artan trafik ve iş kazalarının travmatolojik sorunları ağır basar duruma gelmiştir. 15 sene evvel senede 8000 trafik kazasında 7900 kişi yaralanmışken, geçen sene 50.000 trafik kazasında 30.000 kişi yaralanmıştır. Doğuştan kalça çıkığı daha erken yaşlarda başvurmağa başlamış, ileri çocukluk yaşlarında cerrahi girişim uygulamalarına geçilmiştir. El cerrahisine Üniversite ve Bakanlık Eğitim Hastanelerinde önem verilmeye başlanmıştır. Bunlar yeni gereksinmelerin getirdiği gelişmelerden birkaçıdır.
Türkiye Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği olarak sizden aldığımız güçle çalışmalarımızı artırma çabasındayız. Geçen sene doğuştan kalça çıkığı kampanyası nedeniyle radyo konuşmaları yapılmış, basında röportaj ve yazılarla konu kamuya yansıtılmıştır. Geçen 2 sene içinde Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinde bir günlük, Gaziantep'de üç günlük iki simpozium düzenlenerek mezuniyet sonrası eğitim yönünden faydalı çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca Ege Ortopedi ve Travmatoloji derneğinin düzenlediği iki el simpoziumun başarısını Birliğimizle paylaşmak nezaketinde bulunduklarından teşekkürü bir borç bilirim. Ankara'da Şubat ayında düzenlediğimiz Ortopedi ve Travmatoloji Eğitim Semineri Ülkemizde bir bilim dalının kendi eğitimini denetlemesi yönünden öncülüğü yapılan faydalı bir çalışma. olmuştur. Lisans, Lisans üstü (Asistanlık) ve Uzmanlık sonrası Eğitim Komisyonları halinde, çalışan arkadaşlarımızın raporları 22 Mayıs 1977 Pazar günü burada görüşülerek 18 Haziran 1977 Cumartesi günü Eğridir'deki toplantıda sonuca varılacaktır. Ondan sonraki uygulama sorumluluğu başta öğretim üyeleri, eğitim sorumluları ve yöneticiler olarak hepimize düşmektedir. Mesleğimizin gelişmesi ve çeşitli yerlerde yetişen veya çalışan meslek mensuplarını müşterek asgarilerde birleştirmek için hepimiz çaba göstermeliyiz. Kati tüzük ve kural hükümleri ile veya bencil düşüncelerle hiç kimsenin Türkiye'de Ortopedi eğitiminin standardize edilmesi vebalini taşıyacağını sanmıyorum. Hepimizin her zamanki anlayış ve destekle biribirimize yardımcı olmasını dilerim.
Bu konu sonuçlanınca, gelecek sene sakatlıkların Değerlendirilmesi konusu ele alınarak işenecektir. Gene bu sene Eylül 25 - 30 arasında Dünya Ortopedi ve Travmatoloji Birliğinin uluslararası komitesi ve bir günlük bilimsel toplantısı İstanbul'da yapılacaktır. İlgi ve Yardımlarınızla başarılı olacağımız inancındayım. Bundan evvelki kongrelerde başkanlık eden H. Gökay, M. Eroğlu, A. Duramanin başarılı çalışmalarını şükranla anmak isterim.
İki senede bir başka bir ilimizde düzenlenen Milli Ortopedi ve Travmatoloji Kongrelerinin 5. inin İstanbul'da başarıyla düzenlenmesinde büyük çaba gösteren Kongre Başkanı Sayın Prof. Dr. Alp Göksan'a ve yardımcılarına şükranlarımı sunarım.
Son sene içinde kaybettiğimiz Ortopedist arkadaşlarımızdan Bursa'dan Dr. Vedat Ülkü, Ankara'dan Doç. Dr. Şeref Kömürcüoğlu ve bu kongre 2. Başkanlarından olması gereken Urla'dan Dr. Necdet Tuncay'ın vakitsiz kayıplarından üzüntümüz sonsuzdur. Anılarını yüreklerimizde saygıyla saklayacağız.
Bu üzücü haberler yanında Derviş Manizade Hocamızın geçen sene fiilen emekli olmasına rağmen sağlıkla hızlı yaşantısını sürdürmesi sevinç kaynağımızdır.
Sözlerime son verirken Kurtuluş savaşımızın başlangıcı sayılan ve büyük Atatürk'ün Milli Birliği şahlandırmak için Anadolu'ya geçtiği bir günde başlayan kongremizin başarılı olmasını ve hepinizin sağlık ve mutluluk dulu yaşamınızı sürdürmenizi diler, Saygılarımı sunarım.