XV. MİLLİ TÜRK ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KONGRE KİTABI

    PANEL 2: AYAK VE AYAK BİLEĞİ İNSTABİLİTESİ Moderator: Prof. Dr. Haluk YETKİN

    << | Ýçindekiler | >>

    AYAK BİLEĞİ İNSTABİLİTELERİ VE SPOR YARALANMALARI


    Doç.Dr. Haluk YETKİN

    Ayak ve ayak bileği alan ve ağırlık olarak vücudun az bir kısmını oluşturmasına karşın fonksiyon bakımından büyük önem taşımaktadır. Yürüme ve koşma gibi hareket fonksiyonlarını sağlarken, dinamik ve statik göreviyle de ayakta durmamızı sağlar. Karmaşık bir anatomi ve biyomekaniğe sahip olan ayak bileğinin her aktivite sırasında yaralanabilmesi doğaldır.

    Ayak bileği travmalarındaki artışın nedeni, 1960'lı yıllardan sonra yaygınlaşan sportif yaşam ve trafik kazalarıdır. Özellikle her yaş ve kiloda bulunan insanların yer aldığı sportif aktivitelerde ayak bileği farklı streslerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu stresler ve travmalar kırıklar, çıkıklar, akut tendon-kas-bağ yaralanmaları, osteokondral kırıklar, sıkışma sendromları, statik sorunlar ve bursitlere yol açabilir.

    Son yıllarda biyomekanik ve biyomühendislik alanlarındaki gelişmeler travmanın oluş şeklini ortaya koyarken, 1895 yılında X-ışınlarının keşfi ile başlayan, artrografi, tenografi, ultrason, artoskopi, sintigrafi, BT ve MRG gibi tanısal yöntemlerin kullanımı olayı daha karmaşık hale getirerek çok farklı tedavi yöntemini de gündeme getirmiştir. Bilimsel veri tabanı ve literatür bilgisi birikimlerindeki patlama da bunun göstergesidir.

    Tüm acil başvuruların yaklaşık onda birini ayak bileği travmalarının oluşturduğu düşünüldüğünde, Ortopedi ve Travmatoloji uzmanlarının bu konularla sık karşılaşmaları doğaldır. Çok farklı mekanizmalarla oluşan, belirti ve bulguları da birbirine uymayan bu bölge travmalarında kesin tanının konması ve uygun tedavi seçeneğinin saptanmasında hekim sorumluluğu büyüktür. Hekim, yaralanma mekanizmasını, koşulan yüzeyin ve ayakkabının özelliğini sorgulamalıdır.

    Akut ve kronik yaralanmalar belirtileri yönünden de farklılıklar gösterirler. Özellikle akut yaralanmalar multipl yaralanmalı hastalarda yaşamı koruyucu tedaviler öncelik aldığından erken dönemde tedavi edilemeyebilirler. Kronik olgularda, klinik bulgular akutlardaki kadar alevli değildir. Krepitasyon, tekrarlayan burkulmalar, düzgün olmayan yüzeylerde yürüyememe, güvensizlik hissi, boşalma ve kronik ödem bulunabilir.

    İyi bir tedavi için doğru tanı, doğru tanı için de ayrıntılı bir fizik muayene ile başlayarak izlenmesi gereken bir algoritmaya gereksinim vardır.

    Ayak bileği stabilitesini sağlayan bağ ve tendonların değerlendirilmesi gerektiğinde lokal ve genel anestezi altında, özel cihazlar kullanarak (TELOS) yapılmalıdır. Her olgu ayrı bir antite olarak değerlendirilmeli ve sağlam tarafla karşılaştırmalı tedavi öncesi ve sonrası skorlama yapılmalıdır. Kesin tanı için algoritmik yaklaşımların uygulanması her hasta için uygun tedavi seçeneğinin saptanmasına da yardımcı olacaktır.

    Günümüzde konservatif tedavi seçenekleri arasında rehabilitasyona hemen izin veren fonksiyonel yöntemler tercih edilmektedir. Cerrahi yöntemlerinde anatomik yapıya uygun, artroskopi ile yapılabilenler ve morbiditeleri az olanları önerilmektedir.

    Özellikle atletlerde rehabilitasyon hemen başlatılmakta, germe güçlendirme ve proprioseptif geri kazanım egzersizlerinin önemi vurgulanmaktadır.

    Başarılı bir tedaviden sonra da, travmanın tekrarını önlemek için koruma önlemleri alınmaktadır. Bu amaçla, air-cast gibi splintier (havalı ateller), elastik bileklikler ve bandajlar rutin olarak kullanılmaktadır.

    Panelimizin amacı sık karşılaştığımız ayak bileği instabiliteleri ve spor yaralanmalarının tanı ve tedavisini ayrıntılı bir şekilde irdelemektir.

    Referanslar

    1. Ege, R.: Ayak Bileği Yaralanmalarına Genel Bakış, Bağ ve Yumuşak Doku Yaralanmaları, Ege, R. (Editör), Ayak ve Ayak Bileği Sorunları, s: 707-739, Bizim Büro Basımevi, 1997.