PANEL 3: KAZALARDA İLK YARDIM
<< | Ýçindekiler |
>>
YARALININ DEĞERLENDİRİLMESİ VE TEDAVİ İLKELERİ
Prof. Dr. Rıdvan Ege
A. Ü. Tıp. Fak. Ortopedi ve Travmatoloji Kürsüsü Profesörü
İlk Yardım: Yaralanma veya bayılma öksürük, nefes darlığı, allerji, böcek sokması, ishal ve besiden zehirlenme ve benzeri ani hastalığa uğrayan kişiyi eldeki olanaklarla kazanın olduğu veya hastalığın başladığı yerde, yani kaza yerinde, evde, sokakta veya hemen götürüldüğü bir sağlık merkezinde yapılan hayat kurtarıcı ve ani ruhsal çöküntüyü gidermek ve azaltmak amacıyla yapılan girişimlerdir. Biz burada yaralanmalardan ve özellikle trafik kazalarındaki ilk yardıma değineceğiz.
Yaralıyı muayene eden kişinin ilk yardım olarak görevli hastayı yaşatmak ve sonra onu daha örgütlü ve bilgili sağlık elemanlarının bulunduğu Sağlık kuruluşlarına ulaştırmaktır. Kazalardan sonra yaralının durumunu kavrayarak ona tez elden yardımcı olmak ve onu yaşatmak gerekir. Arnauldun araştırmalarına göre kazalarda ölenlerin % 10.u kaza yerinde, % 20'si 4 saat içinde, % 35'i kazadan 48 saat sonraki sürede ölmektedir. Görülüyor ki ölümlerin % 35'i yani üçte biri ilk 4 saatte olmaktadır.
Eğer süratle ve gerekli ilk yardım zamanında yapılmazsa yaralı ölebilir, ağır komplikasyonlar gelişir veya iyileşecek hastalar sakat kalabilir. Bu nedenle yararlanmalarda eğitim görmüş bilgili sağlık personelinin gecikmeden yaralanmaya ait kısa öyküyü dinleyip, süratle muayeneyi yapması, eldeki olanaklarda ve önem sırasına göre gecikilmeden gerekli tedaviyi yapması ve koşullar uygun olunca yaralıyı olanakları daha yeterli sağlık merkezine göndermesi gerekir. Biz bu yapılan işleri 3 T ile özetliyoruz.
1 - Teşhis (Tanı)
2 - Tedavi (öncelik durumuna göre)
3 - Taşıma (Transportasyon)
Yaralının ve yaralanmanın durumuna göre teşhis, tedavi ve taşıma işleri çabuk yapılmalıdır. ilk yardımda temel amaç hastayı korumak, yani hastayı yaşatmak olduğuna göre, bu nedenle ileride açıklayacağımız solunum yavaşlama ve durması, kalp durması kanama, şok ve yaralanmalardan ilk üçünü teşhis eder etmez tedaviye girişilmelidir.
1. T. (Tanı, Teşhis)
Kısaca yaralı veya çevresindekilerin olay hakkındaki öyküsü dinlenir.
Yaralanma şekli hakkında bilgi edinebilmek için kazanın oluş şekli ve kaza anından itibaren hastanın durumunu bilmek çok faydalıdır. Trafik kazasında araç hangi süratle gidiyordu, kaza nasıl ve nerede oldu, yaralılar araçtan veya makineden fırlatılmışlar mı, kaza anında yolcu şoför veya diğer yaralının başı cadde veya sokağa, araba ön tablosuna çarpmış mı, ani duruş esnasında şoförün göğsü direksiyon simidine dizi ön tablaya çarpmış mı, yaralılar kazayı ne dereceye kadar hatırlayabiliyorlar sorularını araştırmak gerekir.
Kaza bir kurşunla yaralanma ise: Ateşli silahın hangi mesafeden ve ne cins bir vasıta ile yapıldığı, kurşun isabeti esnasında hastanın aldığı pozisyon, kurşunun çıkıp çıkmadığı araştırılır. Kesik ve ezik yaralarda yaralanmayı yapan aracın keskinlik ve kirlilik derecesi ile, bunun bir kısmının vücutta kalıp kalmadığı araştırılır. İş kazalarında yaralanmanın nasıl ve nerede olduğunun araştırılması tıbbi ve hukuksal yönden önemlidir.
Kazadan sonra hasta bilincini kaybetmiş mi, eğer kaybetmişse bu sürenin devamı beyin sarsılması veya kanaması yönünden önem taşır. Bir omurga travmasından sonra felç gelmişse bunun hemen kazadan sonramı, yoksa geç mi geliştiğinin bilinmesi önem taşır. Kazanın oluş saati ile ilk yardım yapanın muayene zamanı arasında geçen süre çok önemlidir. Eğer bu zaman çok uzamışsa primer yara tedavisi ve debridman zamanı gecikmiş olabilir. Ayrıca yaralının alkol veya sedatif ve uyuşturucu ilaçlar alıp almadığı araştırılır. Yaralının bilinci yerinde ve akrabaları yanında ise yara tedavisini etkileyebilecek olan diabet, kalp hastalığı, karaciğer ve böbrekte bir bozukluk var mı soruşturulur. Tetanoz aşısı yapılmış mı veya herhangi bir ilaca karşı allerjisi var mı araştırılır.
Yaralıyı iyice muayene ederek onun durumunu değerlendirmelidir. Bazen ağrılı bir bacak sıyrığı veya ufak bir kırık, ciddi bir karın veya göğüs travmasını maskeler. Bazen kol ve bacaktaki kan sızan bir yara, önemli bir beyin injürisini unutturabilir. Gene bazen ağır şoktaki ve ölüme giden travmalının hiç sesi çıkmadığı için ilgi çekmez de, ufak yarası olan yaygaracı biri bütün dikkati üzerine çeker bütün bunlara rağmen yaralının bilinç durumu ve ağrı ifadesi bizim için gene en önemli kriteryumdur.
Eğer yaralının solunumu veya kalbi durmuş ve kanama varsa soruşturma yapılmadan tez elden bunların tedavisine geçilir.
Solunum fonksiyonu solunum hareketlerinden anlaşılır.
Yaradan veya ağız, burun veya rektal yoldan dışarıya olan kanama görülürse buna ait tedaviye hemen başlanır. Fakat organlardaki iç kanamayı teşhis etmek bazen çok güçtür. Bilinç yokluğu veya bulanıklığı, ciltte solukluk, soğukluk, yüzde terleme ve endişeli durum, nabız sayısının artması ve silikleşmesi ve kan basıncının düşük olması şoku düşündürür.
Bunları değerlendirdikten veya olmadığını saptadıktan sonra vücut muayenesi yapılarak yaralanmalar araştırılır.
Baş, saçlı deri ve yüzde yara varsa genişlik ve derinliği, şişme, kemikte çöküntü araştırılır. Kulak ve burundan sıvı geliyorsa kanama ve sıvı miktarı izlenir. Kafa periferik sinirleri, çene hareketleri. Sklerada kanama, pupilla genişlikleri ve eşitliği araştırılır.
Göğüs: göğüs duvarında göğüs boşluğu ile ilgili olan veya olmayan yara, çöküntü, cilt altı anfizemi araştırılır, solunum sıvı ve düzeni izlenir. Gözlemle, elle ve dinlenmekle solunum sistemi kontrolü yapılır.
Omurga: Omurga hareketlerinde sınırlılık veya ağrı, bu bölgede şişlik, gerginlik, duyarlılık, şekil bozukluğu, refleksler, kol, bacak hareketleri ve his bozuklukları araştırılır. Boyundaki ağrı ve hareket sınırlılığına özel önem verilir.
Karın: Karın duvarında ezik, sıyrık, duyarlılık şiş ağrı, yara varsa derinlik ve genişliği araştırılır. Karında şişme gerginlik, matite ve barsak sesleri dinlenir, organlar muayene edilir. Pelvis kanatlarından bastırılarak kırık araştırılır.
Kol ve bacaklar: İlkin yaralının kol ve bacaklarını hareket ettirmesi söylenir. Hareket ettirilmeyen bölge elbise üzerinden nazik olarak elle muayene edilir. Bu, muayenede ağrılı bölge hareket gücü ve yara araştırılır. Kırık ve yaradan şüphelenilirse kırık ve yarayı daha kötü duruma sokmadan ve ağrı uyandırmadan bu kısım elbisesi çıkarılarak kontrol edilir. İlkin sağlam taraftaki ceket kolu veya pantolon ayağı çıkarılır veya elbise kesilerek çıkarılır. Ağrı şişlik, ekimoz ve hareket güçlüğü gibi her travmada görülen belirtiler ve kırık yerinde kıtırtı sesi (Krepitasyon) Anormal hareket, şekil bozukluğu (açılanma, dönme, uzunluğuna kayma) gibi asıl kırığa ait belirtiler araştırılır. Kırık veya travma şüpheli kol ve bacağın rengi, ısısı ve hareketleri karşı kol ve bacağınki ile karşılaştırılır.
Bütün bu muayeneler tez elden değerlendirilerek tedaviye geçilir. Fakat solunum durması varsa hemen bu değerlendirilerek öncelikle tedaviye başlanır. İkinci öncelik kalp durması, üçüncü öncelik kanamaya verilir. Diğer yaralanmaların teşhis ve tedavisi bunlar giderildikten sonra yapılır.
2. T. (Tedavi)
1 - Solunum Durması veya Güçlüğü:
Solunum Adalelerinin beyinden, düzenli uyarıcı (stimuli) alamamaları veya akciğerler veya toraksın uyumunun (compliance) azalması veya havaya direncini artması sonucu beyindeki bu uyarının yetersizliği sonucu olarak solunum durur veya yetersiz duruma gelir.
Royster solunum durması iki dakikayı geçerse ancak % 10'nun kurtulabileceğini, Ballinger beş dakikayı aşan solunum durmalarının beyindeki anoksiyle bozukluğun irreversibl olduğunu belirtmektedirler. Bu nedenle solunumu durduran veya yetersiz kılan nedenlerin ilk birkaç dakikada giderilerek solunum devam ettirilmesi gerekir.
Bilinçsiz ve apneik yaralılarda farenkste yumuşak doku gevşemesi veya çene kırığı sonucu dilin arkaya sarkması veya kırık diş, kan pıhtısı, mukus ve kusmuğun yukarı solunum yollarını tıkaması solunum yolunu tamamen bloke eder, tıkar. Bu durumda hemen hastanın başı ekstansiyon durumda geriye çekilir, çene öne ve yukarı gelir. Ağız boşluğundaki kan pıhtısı, mukus kusmuk ve kırık dişler hemen dışarı çıkarılır. Gazlı bez (sponge) veya mendille ağız boşluğu temizlenir. Baş ekstansiyon durumuna getirilip ve çene yukarı çekilince dil normal yerine gelir. Yaralı bilincini kaybetmişse dilden mendille tutularak çekilir veya çengelli iğne geçirilerek iğne yaralının gömlek yakasına tesbit edilir. Böylece hava yolu açılmış olur.
Bu manevra ile hava yolu açılmazsa yapılacak en faydalı iş yapay (suni) solunumdur.
5 - 6 yapay solunum yöntemi varsa da en iyisi ağız - ağıza veya ağızdan buruna uygulamadır. İlk iş ağız boşluğundaki kan, salgı ve yabancı cisimlerin arınmasıdır. İkinci iş yukarı solunum yolunu açık tutabilmek için boyun ve başın hiperekstansiyonudur, çene yukarı ve öne gelir. Üçüncü iş yaralının dudaklarına 90° çaprazlayacak şekilde yapay solunumu yapacak olanın dudaklarını yerleştirilmesi ve yaralının burun deliklerinin tıkanmasıdır. Dördüncü olarak solunumu yaptıran göğsündeki havayı yaralının ağzına üfürür. Doktorun akciğerlerindeki hava yaralının dişleri arasından yaralının solunum yollarına girer. Yukarı solunum yolları tıkalı değilse yaralı göğüs duvarı hareket eder. Beşinci olarak doktor havayı yaralı ağzından üfleyince başını yana çevirerek havanın dönüş sesini dinler. Bu sesi duyması hava değişiminin belirtisidir. Bu hava üfleme hareketleri tekrarlanır. Bu hareket dakikada çocuklarda yüzeyel olarak 20, yetişkinlerde 12 kere tekrarlanır. Bu ağız ağıza yapay solunum etkili olmuyorsa midede hava birikimini önlemek için zaman zaman epigastriumdan bastırılır. Hasta kendiliğinden soluk alıp verinceye kadar yapay solunuma devam edilir. Çeneyi kaldırmak, boyunda hiperekstansiyon, ağız içi temizliği ve yapay solunum yapıldığı halde apne ve siyanoz durumu devam ederse, solunum efforlarında göğüs duvarı retrakte olur veya yetersiz ve yüzeyel (skallow) solunum hareketleri gösterilse bu basit bir yukarı solunum yolu tıkanması olarak kabul edilemez.
Bu durumda ağır nörolojik bozukluklar yapan kafa travması, boyun vertebra kırığı, glottisin aşağısındaki trakea, tıkanması, larinks kırığı, yelken göğüs (flail chest). Pnomotoraks ve hemotoraks, kalp tamponandı sebep olarak düşünülebilir. Acil olarak kısa zamanda bunların teşhis ve tedavisi çok kez olanak dışıdır. Yalnız boyun omurga kırığı düşünülüyorsa baştan çekilerek boyun iki tarafına destek konur. Göğüs duvarında açık yara varsa temiz ıslak pansumanla kapatılır. Birçok kaburga kırılarak yelken göğüse sebep olmuşsa kırıklı bölge üzerine ağırlık koyarak veya başka yöntemlerle tesbit edenler vardır.
Ağızdan ağıza pozitif basınçlı havayla yapılan yapay solunum fayda vermiyorsa glottis seviyesi altında kan, kusmuk, yabancı cisimle tıkanma veya larinks trakea kırığı düşünülür. Bu durumda direkt olarak trakeadan hava vermek gerekir. Çok süratle boynun orta çizgisi üzerinden cricothyroid ligamentten deri altında geçici bir delik açılır ve ağız ve trakea ortasına yerleştirilerek direkt solunum. yaptırılır. Bu ligamentten geniş ve, özel bir iğne geçirerek de bu iş yapılırsa da her zaman özel iğne bulunamaz Elimizde 15 - 16 no lu iğne varsa üçüncü trakea halkasından geçirilerek hava yolu açılmaya çalışılır.
Çok acil durumlarda cricothyroid ligament aşağısında klasik trakeostomi yapmak zaman alır ve çok kez de elde yeterli alet ve malzeme yoktur. Kafa travması ile birlikte göğüs travması olan vakalarda, Maksilofasiyal yaralanmalarda, kontrol altına alınamayan yelken göğüs durumlarında, epiglotun altında giderilmeyen yıkanmalarda trakeostomi gerekir. Buna karar vermede hem çok çekingen ve dikkatli, hem de süratli olmamız gerekir.
Yapay solunum apareyleri sağlanıncaya kadar bu yöntemlerden biri uygulanır. Farenks, burun ve ağız aspire edildikten sonra böylece ya ağızdan hava yolu tüpü (airway) yerleştirilir veya en iyisi endotrakeal tüp yerleştirilerek uygun aralıklarla maske veya lastik balon (Reservoir bağ) ile pozitif basınçlı hava ve rutubetli oksijen verilir.
2 - Dolanım Durması (Kalp Durması):
Bu genellikle kalp durması olarak anılır. Kalbi hasta olmayanlarda kalp asistolisi veya ventrikuler fibrilasyon geliştiğinde miyokarda anoksis injürisi veya vagus uyarılması ile olan aritmi sorumludur. Bunlar daha çok yüksek voltajlı elektrik akımı ile olduğundan trafik kazalarında az görülür.
Dolanım durması nabız alınmaması ile anlaşılır. Periferik nabız en iyi olarak subinguinal bölgede femoral veya boyunda carotis arterinde araştırılır. Buralarda nabız alınmazsa kan basıncı ölçmek veya kalp sesleri dinlemek gibi zaman alıcı muayenelere girişmeden göğüs duvarı üzerinden dışardan masaja başlanır. Kalbin çalışmaya başlatılması kadar, dolanım durması ile birlikte olan solunum durması veya yetersizliği ağızdan ağız'a solunumla düzeltilmeğe çalışılırken her 4 üflemede bir bu göğüs duvarına basınç yapılır. Göğüs duvarı masajını ayrı bir kişi yapacaksa sırt üstü yatan hastanın yanına çökerek sternum aşağı ucuna arkaya omurgaya doğru ritmik olarak dakikada 60 defa kadar iter ve bu nabız alınıncaya, kadar devam edilir. Kalp durması da birlikte ise 15 yapay solunumda bir sternumun alt kısmını geriye bastırarak kalp masajı da eklenir. İki taraflı tansiyon pnomotoraksı ve göğüs duvarındaki ağır yaralanmalarda yukar ki uygulama başarısız alacağından acil olarak torakotomi veya elle direkt kalp masajı yapılır.
Dolanım durması ve solunum düzensizliği, kaza yeri, yaralı taşınmasında veya acil serviste nerede olursa olsun hemen acil tedaviye başlamalıdır. Ağızdan ağıza solunum ve göğüs duvarından masaja devam ederken hasta daha yeterli hastanelere taşınmalıdır.
Kalp durması halinde hastaya trendelenburg durumuna getirme, her 4 - 5 kalp masajında akciğeri şişirme, damardan % 5 lik dektrose ve hatta damardan vasokonstruktor ilaç verilme yöntemleri uygulanabilir.
3 - Kanama:
Dış kanama denilen yaradan kan akması yaralı ve çevresindekileri korkutur ve telaşlandırır Bazen birkaç santimetre küplük kanama abartılarak kovalarla kan kaybedildiği şeklinde dile getirilir. Bilindiği gibi insan vücudunu 1/15 kadar kandır ve ortalama olarak bunun 1/3 inin birden kaybedilmesi kanamaya bağlı önemli sorunları, hipovolemik şoku geliştirir.
Dış kanama yanında birde organların yaralanmalarına, ait iç kanama vardır ki bu hipovolemik şok olarak incelenmelidir ve kaza yerinde acil tedavisi çok sınırlıdır.
Yaradan olan kanama fışkırır şekilde arteriel veya akar şekilde venöz olsun acele olarak durdurulmalıdır. İlk yardım olarak dış kanamanın durdurulmasında 5 değişik yöntem vardır.
1) Basınçlı Pansuman,
2) Yarada parmak basıncı,
3) Damar köklerine parmakla basınç,
4) Kol veya bacağın fleksiyonu,
5) Sıkıştırıcı bandaj veya tüp (garrot, tourniquet, Esmark bandı) sarılması.
Hafif ve orta derecedeki kanamalar basınçlı pansuman veya parmakla 5 - 10 dakika basınçla bastırılarak durdurulur. Kol veya bacağın kontrol edilemeyen büyük kanamalarında kanavan yerin daha yukarısına elastik band veya tüp ile gerilerek, sıkıca sarılarak kanama durdurulur. Bazen turnike kanayan yerin proksimaline konursa kanama duracağı yerde artar. Kola band, bacağa ise tüp sarılır. Tek kemikli olan uyluk ve kol bölgesine bunlar gerilerek sarıldığında ven ve arter duvarı iyice tıkanmalıdır. Yalnız ven duvarı tıkanır, arter duvarları sıkıştırılmazsa, kol ve bacağa arterle kan gelmeye devam edecek, fakat kan buralardan venle dönemeyeceğinden kan birikir ve kanama duracağı yerde artar. Elastik band veya tüp bulunamazsa kaza yerinde hasta ve etrafındakilerin kravat, başörtüsü, atkı, kuşak, mendil ve bel kemeri gibi bir eşyası da gerilerek kol ve bacakta sargı gibi kullanılabilir. Bunlar bir elbise üzerine de sarılabilir. Paralizi, toksik şok, aneorobik infeksiyon ve gangren gibi ağır komplikasyonlar yaptığından band veya tüp zorunlu olmadıkça kullanılmaz veya kullanılsa da 2 - 2.5 saatten fazla. devamlı olarak kullanılmaz. Daha uzun süre kullanılması gerekirse 5 - 15 dakika kadar gevşetilerek kanın hafif akması sağlanır. Sonra gene 1 - 1.5 saatte de sarılarak kanama durdurulabilir.
4 - Åžok:
Periferik dolanımın iflası olarak bilinen Şok'u tam olarak tanımlamak zordur. Fakat ciddi bir sorun olduğu tartışılmaz. Travmalardan sonra gelişen şokta hem eskiden primer veya nörojenik denilen şok, hem de kanamaya bağlı sekonder veya oligemik şok bulunur. Bugün için hipovolemik şok deyimi ile hepsini kapsıyoruz.
Nörojenik, emotional (heyecanı) veya primer şok ani bir korku, üzüntü veya yaralanmadan sonra bilinç bulanıklığı, baygınlık ve soluklukla karakterizedir.
Hipovolemik şok vücuttaki sıvı bulunan yerlerden sıvı kaybı ile olur. Kazalarda sıvı kaybı dokular arasına veya dışarıya kan kaybı ile olur. Böylece kan damarları hacmiyle, içindeki azalar kan hacmi arasında uygunsuzluk olur ve bu kan basıncının düşmesine neden olur. Kan basıncı düşünce beyin ve kalbe az kan gittiğinden travmalardaki şokta hipovolemiden sonra 2. aşama, kompansetuvar (düzeltici) mekanizma gelişir. Aorta kavsindeki karotis sinusindaki basınç reseptörleri medüller vasomotor sistemi uyarak sempatik sinir etkisi ile arteriollerde vasokonstruksionu sağlar. Kalb kontraksionlarının ve sayısının artışı kalpten damarlara pompalanan kanın artışına sebep olur. Ayrıca. venöz kontrüksiyon ekstremite, barsak gibi kan depolarından kan dolanıma katılarak kalp ve beyin için yeterli hayat kurtarıcı miktar sağlanır Bu vasokonstrüksiyon döneminde kan basıncı artar, oksijen düşer Bu işe aorta ve karotisekti kimyasal reseptörleri etkileyerek hiperpne yapar.
Hipovolemi düzeltilmezse, kompansatuvar değişiklikler devamlı kalırsa irreversibl şok dönemi başlar ve düzeltilemeyen bozukluklar gelişir. Bu dönemde arterlerde vasomotor felçle genişleme olur. Halbuki venlerde hala vasokonstruksiyon devam ettiği görüşü nedeni ile, kan basıncının tekrar düştüğü görülür ve sıvı verilmesine rağmen kan basıncı düşük kalır. Bu şok dönemlerinin katakolamin salgısı ile düzenlendiği görüşü yanında fosfolipid etkisiyle de yorumlayanlar vardır.
Şok'a ait en önemli belirti bilincin bulanıklaşması veya kaybolmasıdır. Durum ağır olduğu halde hasta sakindir. Çevresi ile ilgisi azdır kan basıncı düşer. Yaralanmadan evvelki kan basıncının yüksek olabileceği de göz önünde bulundurulursa kan basıncı düşmesine rağmen maximum'u 100 mm hg. üzerindedir. Çok sıvı veya kan kaybında daha çok vasokonstruksiyon olacağından gene basınç yüksek alınabilir. Fakat genellikle kan basıncı 100 mm Hg. altındadır ve sıfıra kadar düşer. Kan basıncı devamlı olarak her 15 dakikada ölçülerek kaydedilmelidir.
Sempatik aktivite artışı kompansantris (düzeltici) mekanizmanın ilk belirtisi olduğundan bunların görülmesi ile hipovolemik şok teşhisine varılır. Bunlar; ciltte ve mukozalarda solukluk, ekstremitelerde soğukluk, soğuk ter, huzursuzluk, boyun venlerinde kolaps, taşikardi ve filiform nabızdır. Özellikle taşikardinin azalması ve filiform nabız yerine dolgun nabız alınışı şok'un tedavi belirtileridir. Nabız devamlı olarak kaydedilmelidir. Merkezi ven basıncı düşer, serum verilince bunu boyun ven dolgunluğu ile değerlendirebiliriz. Diperpnev metabolik asıdoz sonucu olur.
Oliguri genel vasokonstruksiyon nedeni ile böbrek vasokonstruksiyonundan olur. Devamlı olarak idrar miktarı ve yoğunluğu izlenir ve kaydedilir.
Hipovolemik şokta kaydedilen kan veya sıvı damar yoluyla verildikçe nabız sayı ve basıncı düzelir, idrar miktarı artar, kan basıncı yükselir, huzursuzluk, solukluk, soğukluk düzelir.
Hipovolemik Şokta Tedavi Şeması:
1 - Solunum yolunu tıkayan sebepler varsa ortadan kaldırılır. Ağız içi temizlenir, varsa ağız, farenks aspire edilir, dil çekilir, boyun hiperekstansiyona getirilir, ağızdan ağıza yapay solunuma geçilir. Olanak varsa hava yolu (air way) yerleştirilir, entübasyonla oksijen verilir. Göğüste yara varsa kapatılır yelken göğüste pozitif basınçlı solunum, pnömotoraksa bağlı siyanozda iğneyle boşaltma, epiglot altı engellerde trakeostomi yapılabilir.
2 - Kalp durması da birlikte varsa bu tedaviye çalışılır. Sternum üzerinden başparmakla masaj veya avuç gerisi ile dakikada 60 kadar sternumu geriye itmekle kalp masajı yapılır. Trendelenburg vaziyeti ve vasokonstrüktörlerin taraflısı ve karşı gelenleri vardır.
3 - Dış kanama varsa durdurulur. En iyi yöntem pansumanla basınç yapmak veya sarmaktır. Kol veya bacağı yükseltmek faydalıdır. Çok seyrek olarak kan durdurucu band veya tüp kullanılır.
4 - Damara kalın bir iğne ile girilir. Kan transfüzyonu en seçkin tedavidir. Bu yoksa. plazma, o da yoksa makrodeks veya Dextran gibi yüksek moleküllü sıvılarla kan damarı doldurularak kan bacıncı artırılmaya çalışılır. Bazen birkaç damardan birden pompalayarak sıvı verilir. Kan basıncı 100 mm hg. ya yükselir, nabız düzelirse sıvı yavaş verilmeye başlanır.
5 - Refleks uyandıran dürtüler ortadan kaldırılır. Yaka, sütyen kemer, çorap, ayakkabı gevşetilir veya çıkarılır.
6 - Trendelenburg durumu ototransfüzyonu sağlar. Fakat kafa, göğüs ve karın travmalarında yapılmaz.
7 - Ağrı dindirici ilaçlarla hem ağrının vasomotor etkisi ortadan kaldırılır, hem hasta rahata kavuşturulur. Normaldeki 0.01 veya 0.02 gr lık morfinin 1/4 kadarı azaltılmış doz olarak damardan verilir. Bazen adaleden verilirse de periferik kolaps nedeni ile etkisizliği yüzünden deri altına asla yanılmaz. Kalp, göğüs travmaları ile, karın travması ekarte edilemeyenlerde ve çok küçük çocuklarda morfin yapılmaz.
8 - Kortikosterioidler (Solucort v.b.) 100 mgr gibi yüksek dozda şok için ve hele kafa travması ile birlikteyse yapılır. Septik şoklarda daha fazla kullanılır.
9 - Yara varsa pansuman yapılır. Yaraya antiseptik solüsyon konamaz. Serbest cisim ve kırık uçları varsa bunları ilk yardım yerinde dokunmadan (kanama ve enfeksiyon yayılması) olduğu gibi sarılır. B-anlar ancak ameliyathanede açılır.
10 - Kırık varsa geçici tesbiti yapılır (ilerde değinilecektir). Şoklu yaralılardan en çok kaburga kırığı (pnömotoraks, emici göğüs yarası), femur trokanterik bölge ve tibia cisim kırığı gibi yumuşak doku parçalanması ve kanama fazla olan kırıklardır.
11 - Hasta ısıtılmalıdır. Battaniye, palto vb. şeylerle örtülür. Yanık yapmamak için bilinci yerindeyse termoforla ısıtılabilir. Sindirim sistemi travması yoksa sıcak çay vb. şeyler verilir, alkol verilmez.
12 - Mesaneye sonda koymalıdır. Elde varsafoley veya kalıcı sonda koyarak idrar durumu kontrol altında bulundurulmalıdır.
13 - Acil girişim gerekiyorsa hasta damarından kan veya sıvı ile tamamlayıcı ve asıl tedavinin yapılacağı bir hastaneye ulaştırılır.
4 - Yaralı ve Kırıkların Geçici olarak Tesbiti:
Yaralı ve kırıklı bölgeyi hareketsiz hale getirmek için vücudun sağlam kısmına veya desteklerle tesbit etmek gerekir Burada, asıl sorun kırıkların geçici olarak tesbitidir.
Kırık tesbitindeki ana kural kırığın bulunduğu yerde, eldeki olanaklara ve kırık düşünülen kemiğin aşağı ve yukarı eklemlerini de içine alacak şekilde kırıklı kemiği hareketsiz durumda tutmaktır. Kırık tesbit edildiğinde hem ağrı ve şok uyandıran sebepler ortadan kaldırılır ve hem de kırık uçlarının istem dışı hareketler veya yaralının taşınmasında. etraftaki komşu yumuşak dokuların parçalanması veya cildi delmesi gibi kötü sonuçlardan korunulmuş olunur. Muayene amacı ile düzensiz ve aşırı hareketler kırık uçlarının daha fazla kaymasına ve fragmanların damar ve sinirleri veya komşu organları yaralamasına hatta cildi delerek basit bir kapalı kırığın problemli bir açık kırık durumuna gelmesine neden olabilir. Bu bakımdan ilkin dışa kanama ve şok varsa bunlara karşı gerekli vardım ve tedavi yapıldıktan sonra hemen kırıkların hareketsiz hale getirmek, yani tesbit gerekir Eğer ilk yardım yerinde varsa Cramer, Volkmann veya Thomas ateli gibi pratik ve faydalı atellerden biri kullanılır. Atel ekstremiteye destek olarak kullanılan yardımcı tesbit aracıdır.
Cramer, Volkmann Thomas ve Abduksiyon atelleri yoksa el altında bulunabilen uydurma desteklerle ekstremite atellenir. Bunlar; tahta, ağaç dalı, şemsiye, baston mukavva, savaşta erin tüfeği ile veya iki bacak arasına. ceket v. b. yumuşak eşya koyarak yaralı bacak sağlam bacağa sarılır.
Kırıkları geçici de olsa tesbit ederken deformiteleri olanak var ise lokal veya genel anestezide veya ağrı dindiricilerden sonra düzelterek sarmalıdır. Atel yerine kol veya bacağı yastık ve battaniyede sarmak veya elde alçı plakları varsa onlarla geçici olarak sarmak hem taşınmasına, hem de ilk radyolojik incelemenin yapılmasına yardım eder.
Eğer açık yara varsa, bunu bulaşmış (infekte) olarak kabul ettiğimizden asıl tedavisi bir Hastanede yapılmak üzere yarayı hiçbir suretle karıştırmadan ve antiseptik solüsyon sürmeden veya antibiyotik eklemeden temiz bir pansumanla kapatmalıdır. Geniş cilt flapları ayrıldığı eski yerine yerleştirilerek sarılmalıdır, dışarı çıkmış barsak v.b. organlar içeriye itilmeden üzeri temiz pansumanla kapatılır. Serbest kemik cisimleri veya yabancı cisim görülüyorsa bunları ilk yardım yerinde çıkarmaya çalışmamalıdır Çünkü bunların altında kanayan bir damar varsa, bunlarla sıkışarak durdurulmuştur. Bunlar kaldırılırsa, büyük kanama olabilir. Fragmanların etrafı kabaca gazlı pansuman malzemesiyle belenir ve böylece sarılır.
Kırıklarda ilk yardım olarak geçici tesbit:
1 - Çene kırığı
Çene altından başın tepesine doğru bir sargı veya bu yoksa kemer ile veya kravatla sarılır ve bu, alından çember gibi dolanarak bağlanır.
2 - Klavikula Kırığı:
Çok kere yaralının sağlam elini kırıklı taraf dirseği altından tutarak hafifçe kaldırması yeterlidir. Bazen kol gövdeye sıkıca, sarılabilir veya üçgen sargı ile sıkıca sarılır.
3 - Kaburga ve Sternum:
Çoğunlukla hiçbir şey gerekmez, Ağrı yoksa göğsü tamamen çevreleyen sargılar dolanarak bunlar kırık olmayan tarafta düğümlenir. Bazen soluk vermenin sonuna doğru göğüs duvarı sargılarla dairevi olarak sarılır. Eskiden çok kullanılan flasterlerle göğsün tesbiti solunumu inhibe ettiğinden, bugün hemen hemen kullanılmamaktadır. Eğer çok sayıda kaburga kırılmış ve yelken göğüs sakıncası varsa, bu kırık kaburgalar üzerine ağırca bir taş konarak veya yaralı bu tarafı üzerine yatırılarak tesbit edilmiş olur.
4 - Pelvis Kırığı:
Bacaklar arasına pamuk veya bez yastıkçıklar, ceket koyarak Gluteuslardan geçmek üzere bütün pelvis dairevi olarak sarılır. Hastanın hastaneye ulaşması için 6 - 8 saat geçecekse ve elde varsa mesaneye bir sonda koymak faydalıdır.
5 - Üst Ekstremite Kırıkları:
Burada kol ve elin tesbiti oldukça kolaydır. Kol ve ön kol kırıklarında eğer dirsekte kırık ve çıkık yoksa, yani dirsek bükülebiliyorsa koltuk altına mendil veya pamuktan bir yastıkçık konularak kırıklı taraftaki el, karşı omuza varacak şekilde kol ve ön kol göğüs duvarın üzerine yaslatılır. Bu durumda iken bunun üzerinden kol, gövdeye üçgen sargı, kravat, atkı, vb. bezlerle sarılır. Dirsek altındaki kırıklar için ön kol tahta veya mukavva üzerine konularak sarılabilir. Cramer ve volkmann atelleri üst ekstremite tesbitlerinde çok iyidir. Kol ve ön kolun üçgen şeklinde bir kumaş içinde kundak gibi sarılıp boynuna asılması, yani üçgen sargı tipinde tesbitte çok faydalıdır.
6 - Alt Eksterime Kırıkları:
Elimizde varsa alt ekstremite kırıkları için en uygun tesbit Thomas ateli ile yapılanıdır. Bununla aynı zamanda kırıklarda çekme de yapılabilir. Bu yoksa Volkmann veya Cramer atellerinden faydalanabiliriz. Atellerin bulunmadığı yerlerde kırık bacağın dış ve iç taraflarına tahta, ağaç, baston, şemsiye, silah, v.b araçlar kullanarak kırıklı bacak bunlara destek edilerek sargılarla tesbit edilir. Bunlarda yoksa iki bacak arasına yaralının gömlek veya ceketi konularak kırıklı bacak sağlam bacağa bağlanır. Biz sargılar kalça, uyluk, diz, diz altı, topuk ve ayaktan geçmelidir. Diz altı kırıkları için elde varsa bir yastıkla da ayak sarılabilir. İlk yardım yapılan yerde alçı varsa geçici tesbit aracı olarak bunlar plak, atel veya dairevi alçı şeklinde kullanılır. Bunlara ait bilgi asıl kırık tedavisinin immobilizasyon bölümünde verilecektir.
Burada yaralılarda hangi belirti veya durumların öncelikle tedavisi gerektiğini ve hangi koşullarda neler yapılabileceğini özetlemeye çalıştık. Burada amaç, yaralı ve çevredekileri telaş ve paniğe kaptırmadan gereken acil tedaviyi süratle ve gereğince yapmaktır. Fakat yaralı birden fazla olunca bir sorun da hangi yaralıyı öncelikle değerlendirip öncelikle tedaviye almaktadır. Bu bilgi, tecrübe ve eğitim isteyen bir iştir. İç kanama, kafa travması veya şoktan sessiz sedasız bir yaralının yanında ufak sıyrık veya kırıklarının ağrısı ile haykıran veya ağrılarını abartan basit yaralı bir hastanın bağırmaları değerlendirme ve tedavide bizi yanıltabilir.
Yaralılarda 1 ve 2. T ler yani Tanı ve Acil Tedavi yapıldığında bunlar hasta kartına yazılacak asıl tedavi için hasta gönderilirken eklenmelidir. Ayrıca kaza yeri, zamanı, oluş şekli, ilk görüldüğünden beriki nabız, solunum, bilinç, genel durum, kan basıncı, idrar durumu ve verilen kan veya sıvı hakkındaki gözlemler yazılarak gönderilmelidir. Trafik kazaları için bizim hazırladığımız formlar gibi anket kağıdı veya rapor özetleri de doldurulabilir.
3. T olan yaralının taşınması başka bir konuşmacı arkadaşımın olduğu için burada değinilmeyecektir. Şimdi sizlere taşınmadan evvelki çeşitli sistem travmalarının değerlendirme, ilk yardım ve reanimasyon konularını yetkili arkadaşlarım açıklayacaklardır.
Yaralının taşınması süresinde yapılacak olan ve hastanedeki asıl tedavinin başlamasına kadar ki acil tedavi de ilk yardım olarak incelenirse de biz genel olarak kaza yerindeki ilk yardımı incelemeye çalıştık.