X. MİLLİ TÜRK ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KONGRESİ

    ABSTRAKTLAR, BÖLÜM 1:

    << | Ýçindekiler | >>

    Konjenital Kalça Çıkığının Cerrahi Tedavisinde Karşılaşılan Problemler ve Bunların Çözüm Yolları


    Prof. Dr. Güngür Sami ÇAKIRGİL

    Son 27 yıl içinde 3000'in üzerinde bizzat ameliyatla tedavi ettiğimiz konjenital kalça çıkığı vakasının ışığı altında komplike vakalarımıza incelemek ve bunların tedavi çarelerini araştırmak fırsatını elde etmiş bulunuyoruz.

    Müdahale ettiğimiz vakaların değerlendirilmesi aşağıdaki şemada görüldüğü üzere üç gurup halinde gerçekleştirildi, Şöyle ki.

    Tablo 1

    Bu serideki en yüksek komplikasyon % 4.3 oranında tespit edilen epifizit ve arkasından gelişen coxa plana, % 5.7 oranında gelişen epifiziti takiben kalçanın hareket azlığı ve fibroz ankiloz % 1.2 oranında ossöz ankiloz ki genellikle coxitis sonucu, redislokasyon % 2.7 ve nihayet 3.1 oranında gördüğümüz teratolojik-atipik grupta konjenital kalça çıkığı olarak kaydedildi.

    Epifizit ve hareket azlığının tedavisinde anestezi altında maniplasyona yeri verilir. Fibroz ankiloz olan vakalarda trokantere osteotomy yapılarak kaldırıldıktan sonra mafsal içi fibroz yapışıklıklar makasla ortadan kaldırılır. Femur başının asetabuluma basısı normalden fazla ise, subtrokanterik seviyeden 5 cm. kadar bir kısaltma yapılarak postoporatif devrede Charnley traksiyonuna alınır, üç hafta süreyle aktif egzersizler yaptırılmak, daha sonra 4-6 hafta çift koltuk değneği ile yürüme sağlanmalıdır.

    Redisloke kalçalarda 2. ameliyat olarak mafsal açılıp içindeki fazla pulviner dokular temizlendikten sonra Chiari ve Shelf kombine ameliyatı ile çatı derinliği sağlanmalıdır. Infantil veya juvenil çağda innominat kemiğin osteotomy seviyesindeki kalınlığı 8-10 mm. kadar olup, yeterli bir çatı örtüsü sağlayamaz. Bu nedenle iliak kanattan 20x30 ınm. boyutlarındaki bir kemik blokunun osteotomy aralığına, yerleştirilmesi gerekmektedir. Bu tür nüks müdahalelerde kalçanın redüksiyondan sonraki alçı tatbiki sırasında, dislokasyon tehlikesine karşı ince bir kirch ner trokanter, kollum kaput ve asetabulumdan geçirilerek işi sağlama bağlamak lazımdır. Aksi halde postoperatif röntgen kontrolü veya alçı tatbiki sırasında kalçanın dislolrasyonu seyrek rastlanan bir komplikasyon değildir. Ucu kıvrılarak cilt altında bırakılan trsfikasyon teli, hasta 6 hafta sonunda alçıyı söktürmek üzere geldiğinde, ameliyathanede çıkartılır ve kalça maniplasyonu yapılır. Ossöz ankiloz için yapılacak bir işlem yoktur. Ancak aşırı derecede fleksiyon ve adduksiyon deformitesi, hastanın bacağında rölatif bir kısalık ve yürüme güçlüğü yaratacağından, bu gibi vakalarda korrektif bir osteotomy ile kalçanın fonksiyonel duruma getirilmesi, yani 30° fleksiyonla 10-15° abduksiyon, 5° dış rotasyonda kalması sağlanmalıdır.

    Nihayet serimizde % 3.1 oranında tespit edilen teratolojik tipte atipik kalçaların tedavisi problem arz eder. Bu tip kalçalarda anteversiyon derecesi sıfırdır. Baş iki taraftan yassılmış deforme ve atrofik, asetabulum çukurluğunu kaybetmiş, düzleşmiş ve içinde kıkırdak örtüsünden mahrumdur. Bu gibi kalçalarda açık redüksiyon, varizasyon, Chiari + Shelf tipi bir asetabuloplasty uyguluyoruz.