X. MİLLİ TÜRK ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KONGRESİ

    ABSTRAKTLAR, BÖLÜM 1:

    << | Ýçindekiler | >>

    Tibia Plato Kırıklarında Cerrahi Tedavi


    Doç. Dr. Nail KIR
    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana bilim Dalı.

    Uz. Dr. Muharrem BABACAN
    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana bilim Dalı.

    Uz. Dr. Rıfat ERGİNER
    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana bilim Dalı.

    Dr. Erol YALNIZ
    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana bilim Dalı.

    GİRİŞ:

    Bütün intraartiküler kırıklarda amaç eklem yüzlerinin anotomik redüksiyonunu sağlamak, erken hareket vermek ve geç posttavmatik osteoartrozun gelişimini önlemektir (8, 9).

    Tibia plato kırıklarının tedavisinde birçok görüş mevcuttur. Birçok cerrah alçı tedavisi, traksiyon, cast - brace gibi konservatif tedavi yöntemlerini seçerken, konservatif tedavinin deplase kırıklarda bile iyi sonuç verdiğini iddia etmektedirler (6).

    Cerrahi tedaviyi savunanlar başarılı neticeye eklem yüzünün rekonstriksiyonundan düzensizliğe yer vermeyecek şekilde düzeltilebilmesi, stabil bir tespitle erken harekete izin verilebilmesi ve birlikte olabilecek olan ligaman ve meniskus yaralanmalarının cerrahi olarak tedavi edilebilmesine olanak vermesini neden olarak göstermektedirler (6).

    Bu tip kırıklarla beraber görülebilen ligaman ve memiskus Iezyonları tanı konulamayan olgularda sonucu olumsuz yönde etkilemektedir (2). Kennedy ve Bailey'e göre abduksiyon travması genç hastalarda lateral plato kırığı ile beraber medial kollateral ligaman ve bazen de beraberinde anteriör krusiyat ligaman yırtığı yapabilir. Ligaman lezyonları osteoporotik olan kişilerde daha nadir görülmektedir (4,5,6,).

    MATERYAL VE METOD:

    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Far kültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalına 1976-1986 yıllan arasında plato tibia kırığı ile müracaat eden olgulardan cerrahi olarak tedavi edilen 28 olgu incelendi. Olguların en genci 2, en yaşlısı 83 yaşında idi, ortalama yaş 47,7 idi. Olguların 24 ü erkek, 4 ü kadın idi. En kısa takip süresi 6 ay, en uzun takip süresi 11 yıl, ortalama 21,7 ay idi.

    Kırıkların ayırımı AO klasifikasyonuna göre yapıldı. Buna göre Tip - I Split kırık 10 olgu, (% 35,7), Tip II - Depresyon kırığı - olgu, Tip III - Split-Depresyon kırığı 10 olgu (35,7), T ip IV Bikondiler parçalı kırık 8 olgu (% 28,5) olarak bulundu. Tip I de yaş ortalaması 44,1, Tip III de yaş ortalaması 42,5 ve Tip IV de yaş ortalaması 59 idi. Lateral kondil kırığı 18 olgu (% 64,3) medial kandil kırığı 3 olgu (% 10,7), Bikondiler kırık 7 0lgu (% 25) idi. 14 Olguda menisküs lezyonu saptandı (% 50). Anteriör krusiyat ligaman lezyonu bir olguda mevcuttu ve bu lezyonların tamamı cerrahi olarak tedavi edildi. 6 Hasta çağrımıza cevap vermedi.

    SONUÇLAR:

    Elde edilen sonuçlar iyi ve kötü olarak değerlendirildi. İyi sonuçlar klinik olarak stabil, hafif ağrılara olabilen, en azından 90 derece fleksiyon yapabilen ve herhangi bir yardımcı araç kullanmaksızın yürüyebilen olgular idi. Radyolojik olarak 5 dereceden daha az depresyon, 5 mm den daha az kondiler genişleme ve 10 dereceden fazla olmayan aks kusuru iyi olarak değerlendirildi. Bu değerlendirmeye göre % 66.66 iyi, °ıo 33.4 kötü olarak bulundu. Birlikte menisküs yaralanması olan 14 olgudan 10'u iyi, 4'ü kötü idi. Bu anlamda menisküs yaralanmaları sonucu olumsuz yönde etkilemedi. Anterıor krusiat rüptürü olan bir olgu iyi olarak sonuçlandı.

    Sonuçların kırık tiplerine göre dağılımı aşağıdaki gibi idi. Split kırıklarda 7 olgu iyi (87.5), 1 olgu kötü (% 13.5), Split-depressif kırıklarda 5 olgu iyi 3 olgu kötü, Bikondiler kırıklarda 3 olgu iyi (% 50), 3 olgu kötü (% 50) olarak değerlendirildi. Kırığın şekli ile sonuç arasındaki ilişki Split kırıklarda iyi, parçalı kırıklarda kötü olarak bulundu.

    Multipl Kirschner teli ile tespit edilen 2 olgu kötü, Bolt vidası kullanılan 15 olgudan 11'i iyi, 4'ü kötü, sadece vida kullanılan 3 olgudan 1'i iyi, 2'si kötü, plak kullanılan 2 olgu iyi olarak değerlendirildi. Buna göre bizim serimizde Kirschner teli gibi rijid olmayan tespit materyeli kullanılan olgularda sonuçların iyi olmadığı, plak ve Bolt vidası gibi daha rijid tespit materyeli kullanılan olgularda sonucun daha iyi olduğu tespit edildi.

    TARTIÅžMA:

    Plato tibia kırıklarında cerrahi tedavinin amacı, iyi fonksiyon gören adelelerle normal sınırlarda kontrol edilen ağrısız stabil bir diz mafsalı elde etmektir. Genel olarak tedavinin başarısızlığı instabilite, hareket kısıtlılığı ve kalıcı ağrı faktörlerinden bir veya birkaçının bulunması sebebiyledir. Bu sebepdendirki internal tespit yapıldığında, bu tespitin çok iyi bir fleksisyon sağlayıp erken harekete imkan verecek şekilde yapılması gereklidir. Şayet fleksasyona güvenilmeyip postoperatuar dış tespit konacaksa bunun hiçbir zaman 2 haftadan daha uzun olmamasının gerektiği daha uzun tespitlerin eklem sertliği tehlikesinin artıracağı unutulmamalıdır. Bizim vakalarımızda Kirschner teli (birden fazla kullanılmasına rağmen) ile yapılası tespitlerde fiksasyon yetmediği ve kötü neticeler alındığı görülmektedir. Bolt vidası ve plak yapılan fiksasyonlar sonucu iyi neticeler alınmıştır.

    Postoperatuar osteoartirit nedeni olarak platonun yeterli miktarda milimetrik repozisyonun sağlanamaması kırık fragmanın aşağıya deplase olması veya aşağıya deplasmanla birlikte kenarlara içe veya da (kırık hattı içinde spongioz bölgenin depresnonu nedeniyle) veya arkaya doğru kayması, birlikte yumuşak doku lezyonlarının gözden kaçması ve tamiri cihetine gidilmemesi gösterilmektedir. Özellikle kalıcı angulasyon deformitesi (ki en önemlisi varus deformitesidir), instabilite dizdeki osteoartritin postoperatuar nedenidir. Plato kıırkları sonrasında mekanik faktörler erken ve geç osteoartiritin nedenleri başında gelir. Bu yüzden plato kırıklarının tedavisinin diafiz kırıklarının tedavisi kadar basit olmadığı ve bu tedaviyi uygulayacak ortopedistin metodu çok iyi bilmesi ve bu konuda çok deneyimli olmasının gerekliliği başarı yüzdesini artıracağı kanaatindeyiz.

    Tablo 1 Tablo 2 Tablo 3

    Referanslar

    1. Apley, A. G.: Fractures of the Tibial Plateau. Orthop. Clin. North. Am., 10 : 61-74, 1979.

    2. Blokker, C. P.: Tibial Plateau Fractures. Clin. Orthop., 182 : 193 - 199, 1984.

    3. Bowes, D., and Hohl, M.: Tibial Condyler Fractures. Evaluation of Treatment and Outlook. Clin. Orthop., 171: 104 - 108, 1982.

    4. Hohl, M., and Hopp, E.: Ligament İnjuriesin Tibial Condyler Fractures. J. Bone Joint Surg., 58 A: 279, 1976.

    5. Hohl, M., and Moore, T. M.: Articuler Fractures of the Proximal Tibia. In Evarts, C, M. (ed): Surgery of the Musculoskeletal System. New York, Chur chill Livingston, 1983.

    6. Insall, J.: Surgery of the Knee. Churchill Livingstone, New York, 1984.

    7. Kennedy, J. C., and Bailey, W. H.: Experimental Tibial Fractures. J. Bone Joint Surg., 50 A : 1522 - 1534, 1968.

    8. Lansinger, O.: Tibial Condyler Fractures. J. Bone Joint Surg. 68 A : 13-19, 1976.

    9. Rasmunsen, P. S.: Tibial Condyler Fractures. J. Bone oint Surg. 55 A : 1331-1350.