X. MİLLİ TÜRK ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KONGRESİ

    KONFERANSLAR

    << | Ýçindekiler | >>

    Ortopedide Bilimsel Araştırma


    Prof. Dr. Zeki KORKUSUZ

    Tanım:

    Birçok terim vardır ki günlük yaşantının içindedir ve devamlı kullanılır. Bu terimleri tarif etmeye kalksanız, çok değişik kavramlarla karşılaşırsınız,Ansiklopedik eğitim sözlüğünde araştırmanın tarifi şöyledir. Bilimsel metot kullanılarak, mantıklı ve anlamlı bir sorunun cevabı işi.

    İlmi araştırma için beynelmilel geçerli tanımlar :

    - Plan ve Sistemli bir şekilde veriler toplayarak, bunlar analiz ve izah ederek problemlere güvenilir çözüm yollarının bulunması işlemidir,

    - Yeni bilgilerin elde edilmelerine ve olayların doğru olarak izahına yönelmiş titiz ve yoğun bir deneme müşahede ve geliştirme çalışmasıdır.

    - Bilinen sonuçların, teorilerin ve kanunların yeni deney ve gözlemlerin ışığı altında gözden geçirilmesi ve bu gibi yeni veya ıslah edilmiş bilgilerin pratiğe uygulanmasıdır.

    Araştırmanın Önemi :

    Her yönü ile gelişmenin temelinde araştırma yatar. Gelişmeme ise başkalarına bağımlı olmayı getirir. Ülkelerin gelişmişliği ve araştırma arasında doğru orantı vardır. Günümüzün gelişmiş ülkeleri bu ilişkiyi bildiklerinden araştırmaya büyük imkanlar hazırlamışlardır. Kendi imkanları ile yetinmeyip, diğer ülkelerden beyin ithal etmektedirler.

    Araştırmaya önem vermeyen bizim gibi gelişmekte ülkeler ise "tabeyin" durumumda kurtulamıyor. Bu zülden kurtulmanın yolu: Gerçek bilim adamı, gerçek araştırıcı yetiştirerek, gerçek araştırmalar yapmaktır. Taklit yol değildir.

    Araştırma İçin Gerekli Şartlar :

    Bu şarları üç başlık altında toplayabiliriz.

    Araştırıcı : Her insan araştırıcı alamaz. Bir yere kadar araştırıcılık Allah vergisidir.

    Bazı insanlarda sentez yapma, defektleri görme özelliği vardır. Burada gerçek araştırıcı ile teknisyenleri birbirinden ayırmak lazımdı. Halen yaygın olan geliştirme ve güdümlü araştırmalarda çalışanların çoğu teknisyendir, gerçek araştırıcı değildir. Kendi dalımızdaki yayınlara baktığımız da çoğunun klinik araştırmaya benzer neşriyat olduğunu görüyoruz. Gerçek araştırma mahsulü olmayan bu tip çalışmaların sahiplerinde gerçek araştırıcı değildir.

    Gerçek araştırıcılar ekseri araştırma ortamında yetişiyor. Almanya,'da Nobel kazananların listesini çıkardığımızda, bir aile ağacı ile karşılaşıyoruz. Araştırmacılığın ne olduğunu bilmeyen ve araştırmaya kıymet vermeyen bir ortamda araştırıcı zor yetişir.

    - Araştırma Ortamı: Kütüphane, laboratuar vs. gibi yeterli imkanlar olmayan bir ortamda araştırma yapılamaz, Hele her gün ilerleyen tekniğin her bilim dalına süratle girmesi araştırma ortamını zor bulunur hale sokmaktadır. Eskiden bu ortam yalnız Üniversitelerde varken altmışlı yıllardan sonra bu imkanların daha çok araştırma kuruluşlarında özel sektörde toplandığını görüyoruz. Her millet kendi yapısı, iktisadi durumu ve istemine göre araştırma kuruluşları kurmaktadır. Mesela Amerika'da kamu sektörü araştırmada büyük rol oynarken, Japonya'da özel sektörün ağırlığını görüyoruz. Türkiye'de TÜBİTAK ve Üniversitelerin bu işi yüklenmeye çalıştığı görülüyor.

    - Maddi İmkan: Araştırmada önemli bir faktördür. Paranın gerekliliği üzerine konuşmaya bile lüzum yoktur.

    Araştırmanın Tipleri:

    Üç tip araştırma vardır 1:) Temel araştırma 2) Uygulamalı araştırma 3) Geliştirme araştırması.

    1) Temel Araştırması öze1 bir pratik uygulamayı amaç edinmeksizin, bir bilim alanındaki bilgilerin geliştirilmesi için yapılan araştırmalardır.

    2) Uygulamalı Araştırma: Bir bilim alanındaki bilgilerin geliştirilmesi için yapılan ve aynı zamanda bir amaca yöneltilen araştırmalardır.

    3) Geliştirme Araştırması: Temel ve uygulamalı araştırmalardan elde edilen sonuçların geliştirilmesini hedef alan araştırmalardır.

    Bu üç tip araştırma arasında bazen kesin sınır çizmek zordur. Aynı zamanda gereksizdir de. Temel araştırmalar daha ziyade teorik araştırmalardır ve deneylerle desteklenir. Bizde en az yapılan araştırma tipidir. Tıpta en çok yapılan klinik araştırmalar ise uygulamalı araştırma için girer. Konuya biraz daha girince esefle göreceğiz ki. bizdeki klinik araştırmaların çoğunun araştırma ile uzaktan, yakından ilgisi yoktur. Geliştirme araştırmalarında memleketimizde az yapılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde en çok yapılan araştırma tipi bugün için bu tip araştırmalardır. Gerek devletler, gerek özel sektör bu ip araştırmaya fazla yatırım yaparak teknoloji satmayı hedeflerler. Güdümlü araştırmalarda bu grubun içine girmektedir, Bu araştırmalar ekonomik ve askeri güç kazandırırlar ve gerçek araştırıcıdan çok bol miktarda teknisyeni gerektirirler. Yalnız şunu unutmamak lazımdır. Tekel, uygulamalı ve geliştirme araştırması arasında denge olmalıdır. Bu denge bozulursa günün birinde geliştirme araştırmasının kaynağı kurutulmuş olur.

    Araştırma Mevzuu Bulmak:

    Araştırmanın en zor yanlarından biridir. Bilhassa bizim eğitim sistemimizde yetişen gençlerin en çok sıkıntı çektiği konudur. Bazı şahıslarda konu bulabilmek Allah vergisidir. Fakat gerekli şartlar yerine getirilirse hemen hemen her insan konu bulabilir ve araştırıma olabilir.

    Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:

    - İhtisaslaşmak: Artık eskiden olduğu gibi her bilim alanına vakıf olmaya. imkan yoktur. Belli bir e,landa ihtisaslaşırsa, o alanın problemleri daha çok göze çarpar. Bunun içinde ihtisas ve doktora ilmi araştırıcılığın başlangıcıdır. Bu dönemde sınıflama yapmaksızın her öğrenciye araştırıcılık aşılanmalıdır.

    - Okumak: Araştırmanın en önemli yanıdır. Okumak bir alışkanlık. işidir. İhtisas ve doktora öğrencileri okumak alışkanlığına kavuşmuş kimseler olmalıdırlar. Mesai içinde ve dışında planlı olarak devamlı okumak mutlaka gereklidir. Okumaktan kasıt ise roman gibi okumak değildir.

    - Hangi dalda olursa olsun bir veya iki lisan bilmelidir.

    - O kadar çok yayın vardır ki; ilk önce özetler bulunan mecmualarla bu işe başlamalı, daha sonra ilgi duyulan makalelere dönülmelidir.

    - Okunan her yazı özel arşiv için kartotex'e (10x15 cm.lik kartonlar) geçirilmelidir. Kartın üstü aynı literatür yaza: gibi işlenmeli, Sonra özet yazılıp, şahsi kanaatler ve disküsyon kısaca işlenmelidir. Araştırma konusu olabileceği düşünülen konular büyüklerle tartışılmalıdır.

    - Neden - Niçin Sormak : Yapılan her işte, okunan her yazıda neden ve niçin sorulmalı, söylenen, yazılan ve yapılanı düşünmeden kabullenmek ufku daraltır. Kafayı bağımlı kılar. Yaratıcılık kalmaz.

    - Kollaberasyon : Diğer bilim dalları ile devamlı irtibatta bulunmalı. İnsan kafasının bütün bilim dalları ile ilgilenmesine imkan yoktur. Çeşitli dalların mensupları ile konuşmalar, diğer dallardaki gelişmeyi kendi dalına aktarmaya ve beraber çalışmaya zemin hazırlar. Bugün tekniği tıptan ayıramazsınız. Yeter ki bu bir araya gelişlerde kafamız devamlı, kendi alanımızla meşgul olsun.

    - Bilimsel Toplantı ve Gezilere Katılmak: Önemi düşünüldüğünden daha fazladır. İlmi toplantılar, konferanslar geziler belirli bir bilim ortamıdır, Başkaları ile konuşmak ufku genişletir. Toplantıya gitmeyip yalnız bunların kitaplarını okumak yeterli değildir. Hatta asistanlarla klinikte oturup çay içmek bile çok faydalıdır. Bu esnada çok şey öğrenilebilir.

    - Dikkatli Olmak : Araştırmacıların çoğu bir araştırmayı yaparken başka problemlerle karşılaştıklarını bilirler. Bu problemleri yakalayabilmek için araştırma, esnasında çok dikkatli olmak gerekir. Dikkatli değilsiniz kolaylıkla önünüze gelmiş bir araştırına konusunu atlarsınız.

    - Hissetmek : Hissetmeyi burada iki manada kullanıyorum. Sezginin çoğunluk Allah olduğundan, sentez kabiliyeti ile ilişkisinden bahsetmiştim. Müşterek hissetmekten gayeyi misallerle anlatayım. Çünkü bunun izahı için Türkçe de ayrı kelime yoktur. Bir doktor hastasının çektiklerini hisseder ve çözümünde çaresiz kalırsa, bunu çözmek için çareler arar. Bir ziraatçı köylü ve çiftçinin çektiklerini hissedebilirse, onların derdine çare bulmak için yollar arar. Belirli metotları geliştirmeye çalışır.

    Her Araştırma Konusu Araştırmaya Değer mi?

    Bunun için de bazı kriterler konmuştur:

    - Araştırma konusu yenilik getirmelidir. Diğerlerinin yaptıklarını tekrar etmek araştırıcılık değildir. Eğer başkalarının yaptığı a: aştırma itimat edilmiyorsa, o zaman aynı araştırma tekrarlanabilir.

    - Diğerleri şunu denemiş, ben de şunu deneyeyim şeklinde araştırma olmaz. Araştırma olmaz. Araştırma bir nedene ve niçin e cevap vermelidir.

    - Araştırma beş seneden fazla sürmemelidir.

    - Konuyu çözebilmek için maddi imkanlara sahip değilsek, o araştırmaya başlamamalıyız. Bu imkanlara alet, yer, zaman metoda dahildir.

    Araştırmacının da bazı özellikleri olmalıdır :

    - Konu araştırıcının ilgisini çekiyorsa, araştırıcı daha azimli ve zevkle çalışır,

    - Araştırıcı problemi çözebilmek için ilmi yeterlikte olmalı, ayni zamanda sabırlı ve çalışkan olmalıdır.

    - Araştırma esnasında çıkabilecek zorlukları yenebilecek sebatta, özverili bir insan olmalıdır.

    Proje Yapmak :

    Bugün için araştırma yapmada mali imkanlar çok önemlidir. Hiçbir kuruluşta parasını boş yere harcamaz. Araştırmaların kuruluşlarca desteklenebilmesi, ancak iyi bir proje yapmakla mümkündür. Devrimizde projesiz araştırma düşünülemez. Projenin bir iyiliği de baştan itibaren çalışmanın bütünlüğünü ve yolunu çizmiş olmaktır.

    Bir proje şu kısımlardan oluşur:

    1) Amaç : Projede elde edilmek istenilen gaye açıklıkla ortaya konulmalıdır, Neden bu gayeye yönlenildiği yine açıklıkla anlatılmalıdır. Bu anlatımda literatür verilerinden bahisle kendi amacı daha belirgin hale getirilmelidir.

    2) Materyal - Metot: Kullanılacak materyal ve metot en ince teferruatına kadar anlatılmalıdır. Bu arada hangi kuruluşların hangi imkanlarından faydalanılacağı belirtilmelidir. Kullanılacak insan gücü, bunların ne kadar çalışacağı gibi detaylarda bildirilmelidir.

    3) Zaman : Projenin ne kadar süreceği, gerekçeleri ile bildirilmelidir.

    4) Mali Portre : Yapılacak harcamalar, nereye, ne kadar ve ne zaman kesin rakamlarla söylenmeli ve hesap edilmelidir.

    Deneysel Araştırmalar :

    Tıp alanında yapılan araştırmalar ister temel araştırma, ister uygulamalı araştırma niteliğinde olsun çoğunluk deneysel mahiyettedir. Bu araştırmalarda materyal insan popülasyonu, çeşitli hayvanlar v.s. gibi sayı ile ifade edilen cinstendir. Sayılarla ifade edilen bu deneyler iyi planlanmazsa, neticeler ya manasız veya ciddiyetten uzaktır. Bunun yanında fuzuli zaman ve materyal israfı yapılmış olur.

    Deneylerde hata yapmadan netice almak için aşağıdaki hususlar göz önünde tutulmadır.

    - Replication : Ayni deneyi tek bir individiumda yapmayıp, birçok individiumda tekrarlamaya denir. Mesela, hayvan deneyi yapacaksak her grupta birden çok hayvan olmalıdır ki, ayni deney bu hayvanlarda tekrarlansın.

    - Tabi ki grupların birden çok olması meseleyi tamamen çözmez. Grupların Tecanüs'ü önemlidir. Yani gruptaki bireyler ayni olmalıdır. Deney hayvanlarında bunu temin nispeten imkan dahilindedir, Klinik araştırmalarda hastalar tek yumurta ikizi değilse, bunu temin mümkün değildir,

    Eğer birbirinin ayni deney hayvanlarını içeren gruplar yapabiliyorsak (dizayn edebiliyorsak) buna "Plot designe" denir. Bu çok zaman imkan dahilinde olmaz. O zaman hayvanları yaş, cins, ağırlık v.s. gibi birbirine benzer daha ufak gruplara ayırmak gerekir. Buna da "Block designe" denir. Bu ufak gruplarda mütecanisliği sağlamıyorsa, mütecanisliği sağlayacak daha ufak gruplara bölünür. Buna da "Split plot designe" denir. Her ufak gruba ayırma deneyi hayvanın sayısını artırır. Bunu nispeten önlemek için kilo, yaş gibi zamanla değişen tali özellikler ayrı gruplara bölünmeden de deney yapılabilir. Bu takdirde mesela deney başlangıcındaki kilo ile deney sonundaki kilolar tespit edilip, bunu "kovariyans" analizi ile gidermek mümkündür,

    Bir çok faktörün karşılıklı etkisini incelemek istiyorsak ve ayni özellikli deney grupları teşkil edebilmiş isek, karşılıklı etkiler (interaksiyon) hesaplanabilir. Bu şekildeki deneylerde, çok sayıda aynı vasıfta individiuma ihtiyaç vardır. Bu da çoğunlukla sağlanamaz. Bu takdirde ya gruplar küçültülür (incomplet block) veya latin kare yöntemi uygulanır.

    Bütün bu anlatılanlar göz önünde tutularak bizim yayınlarımızı değerlendirelim. Hastaların cinsi, yaş ortalaması yazılır. Fakat bunlarda işlenen konu ar asında ilişki kurulacak bloklara ayrılma yoktur. Mesela: Salter ameliyatının neticelerini inceleyen bir araştırma ele alalım. Hasta materyali mütecanis değildir. Yaşı, cinsi, ameliyata gelme yaşı değişiktir. Neticelerimizde de; epifizit, hareket kısıtlılığı komplikasyonlarını değerlendirecek olalım. Görülüyor ki beş değişken vardır. Sağlıklı sonuca varmak istiyorsak, hastaları tam veya tam olmayan bloklara ayırıp sonunda kovariyans analizi ve interaksiyon hesaplanmalıdır. Bunlar yapılamıyorsa inkomplet blok yöntemi uygulanmalıdır. Başka bir misal verelim. Yüz tibia kırığındaki konservatif ve cerrahi tedaviyi karşılaştırmak istiyorsunuz. Burada kırık tipi, hastanın yaşı, cinsi, tedaviye başlama zamanı gibi değişkenler vardır. Neticede de şifa gecikmesi, psödoartroz gibi değişkenler bulunmaktadır. Bunlar arasında ilişki kurulmayan bir yayın. yayın niteliğini taşımaz.

    Söylediklerimiz eksiksiz yapılsa da, araştırıcı da bazı özellikler bulunması gereklidirAraştırıcı tarafsız olmalıdır. Muhakkak kendi yönteminin doğruluğunu ispat etmek için çalışmada tahrifat yapmamalıdır. Her çalışma kıymetlidir, Sonucun istenildiği gibi olup olmaması bir rol oynamaz. Saplantılı ve tarafsız olmayan araştırıcı kısa zamanda kendini alay mevzuu eder.Araştırıcı işini ciddiyetle yapmalıdır. Ölçümleri doğru yapmalıdır. Ölçümün doğru olması için yöntemleri ve aletleri sık sık kontrol etmelidir. Hele ille de arzu ettiği neticeye varmak için rakamlarda tahrifat yapmak düşünülmeyecek bir yanlıştır.Hazır araştırmacının özelliklerinden bahsetmişken, bununla paralellik gösteren yayın özelliklerinden de bahsedelim.

    Yayın Özellikleri :

    1) Doğruluk : Gerçeği uymayan yayın yapmaktansa yapmamak daha iyidir. Yayını yapan için çıkacak kötü isim silinemez.

    2) Tarafsızlık : Yazar için tarafsızlık nedenli önemli ise yazı içinde aynı ölçüde önemlidir. Şahıs veya zümrelere hoş görünmek için bu ilkeden sapan, kötü bir üne sahip olur.

    3) Objektiflik : Yayın subjektif bulgulara dayandırılmamalıdır.

    4) Kontrol Edilebilme : Yayında metotlar, araştırma dizaynı, ölçüm aletleri gibi kullanılan her şey açıkça belirtilmelidir ki, aştırma aynı şartlar altında başkası tarafından da kontrol edilebilsin.

    5) Açık Dille Yazılma : Her ilmi yayın kısa, basit cümlelerle, okuyanı sıkmayacak şekilde kaleme alınmalıdır.

    Yayının Bölümleri:

    1) Yayının Adı : Bu ad yayının orijinalliğini anlatabilmeli, kısa olmalı. Geçerli bir yabancı dilde tercümesi yazılmalı. Tanıtma kelimeleri verilmeli.

    2) Giriş : Bu bölümde kısaca yayının gayesi, hangi ana fikir ve hipotez üzerine oturtulduğu, hangi neticeye varılmak istendiği kısa özlü cümlelerle anlatılır. Giriş bölümünün ikinci paragrafında çalışmanın literatürdeki yerinden de bahsedilmelidir. Fakat bu tartışma yerini almamalıdır.

    3) Materyal - Metot : Kullanılan materyal ve metot en ince teferruatına kadar yazılmalı. Bundan sonra araştırmadan alınan sonuçlar bildirilmeli.

    4) Tartışma : Yazının en önemli kısmıdır. Kendi neticeleri ile literatürdeki neticeler karşılaştırılır.

    5) Sonuç : Tartışma ışığı altında hangi neticeye varıldığı bilinmeli. Giriş bölümündeki gayeye ne derece erişildiği anlatılmalı.

    6) Özet : Sonuçtaki fikirler kısa cümlelerle belirtilir. Bazı mecmualar özeti yayının adından sonraya koyarlar. Bu uygulama gittikçe daha çok tutunmaktadır. Özetin geçerli bir yabancı dilde (hassaten İngilizce) tercümesiz de verilmelidir.

    7) Literatür : Literatür yazmada belirli kurallar yanında gördüğüm hatalara değineceğim.

    - Yazarların soyadları tam, adlarının bir harfleri yazıda verilen sıraya göre yazılır. İsimler arasına virgül konur. Sonra iki nokta konarak makalenin tam başlığı yazılır. Başlıktan sonra. nokta konup, mecmuanın adı, yılı, sayısı ve başlangıç-bitiş sayfa numaraları sırasıyla yazılır. Yıl kaide olarak yazar adlarından sonrada yazılabilir. Yeter ki bütün literatürde birlik olsun.

    - Bir kitaptan istifade edilmişse. Yine yazarların soyadı ve adlarından sonra kitabın titri, sonra basıldığı matbaa ve sonrada basım yılı yazılır. Burada da yıl öne alınabilir. Faydalanılan sayfaları da sonda belirtmekte fayda vardır.

    - Bir editörün topladığı yayının bir bölümünden istifade edilmişse; Editör veya editörlerin adları ile yazılır. Yalnız alınan yazının yazarı ve bölüm parantez içinde kitabın adından sonra yazar adı başta olmak üzere yazılır.

    - Literatür sıralarken, soy adlara göre sıralamak en iyisidir. Yazıda geliş sırasına göre de sıralanabilir.

    - Yazarı olmayan ve bir müessese tarafından yayınlanmış eserde, yazar yerine müessesenin ismi yazılır.

    - Mecmua isimleri keyfi kısaltılmamalıdır. Dünya normlarına uyulmalıdır.

    - Birden çok yazarlı yazılar da, ve ark. (veya et. al.) ile kısaltma yazılabilir. Bütün isimleri yazmak daha iyidir, Zira ciddi yazılarda yazarların hepsinin katkısı vardır. Bizdeki gibi basit bir yayına bütün klinik hocalarının adı konmaz. Bu bile yazının gayri ciddi olduğunun işaretidir.

    Okunmayan yazı kesinlikle literatüre alınmaz. İktibas edildiği yazıya atıf yapılır. Metin de (Bak.) diye belirtilir.