AÇILIÞ KONUÞMALARI
<< | Ýçindekiler |
>>
TÜRK ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ BİRLİĞİ DERNEK GENEL BAŞKANI PROF. DR. RIDVAN EGE'NİN V. MİLLİ TÜRK ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KONGRESİ AÇILIŞ TÖRENİNDEKİ SUNUŞU
Prof. Dr. Rıdvan Ege
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği Genel Başkanı
Sayın Konuklarımız,
1966'da başlatıp her 2 senede gerçekleştirdiğimiz Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresinin 15.'sinin açılışında bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.
Dünya Ortopedi ve Travmatoloji Birliği SICOT'un saygıdeğer Başkanı olan 25 yıllık dostum Prof.Charles Sorbi ve diğer dostlarım bir önceki dönem SICOT Başkanı Prof. Takao Yamamuro, Avrupa Ortopedi ve Travmatoloji Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof.Erwin MORSCHER, SICOT Genel Sekreteri Prof. Anthony HALL ve diğer yabancı konuklara Kongremize onur verdikleri için teşekkür ederim. Bu Dünya Ortopedi ve Travmatoloji Birliği (SICOT) Yöneticileri olan Prof. Dr. Sorbie, Prof. Dr. Yamamuro ve Prof. Dr. Hall ile Avrupa Ortopedi ve Travmatoloji Dernekleri Federasyonu (EFORT) Başkanı Prof. Morscher'in herbiri aynı zamanda kendi akademik alanlarında çok seçkin birer bilim adamı olduklarından bize birer konferans lütfedeceklerdir. Ayrıca Dr. Wagner, Dr. Lawrence Dorr ve Micheal Kelly gibi 3 ünlü uzman yabancı konuğunuz da konferans vereceklerdir.
5 gün ve 4 salonda gerçekleştirmekte olduğumuz XV. Milli Ortopedi ve Travmatoloji Kongremizde 219 serbest bildiri, 3 Ana Panel, 1 Tartışmalı Açık Otorum (Debate), 9 Konferans (Lecture) vardır. Ayrıca 86 Poster programda yer almıştır. Kongremizin bir günü özel dal (Specially Day)lar için ayrılmıştır. 9 Özel Dal (Travma, Eksternal Fiksatör, Çocuk Ortopedisi, Omuz, El, Omurga, Diz- Artroplasti ve Tümör) programında 29 Konferans, 9 Panel (44 Konuşmacı), 3 Tartışmalı Açık Oturum (6 konuşmacı) gerçekleştirilmekle toplam olarak bu etkinliklerde 79 konferansçı, panel ve tartışmalı konuşmacı yer almıştır. Bu Kongremize ilgi gösteren bildiri sahiplerine ve Kongre Bilimsel Programının oluşmasında ve Konuların titizlikle seçilmesinde bize yardım eden 9 Alt Komisyondaki 35 Meslektaşımıza teşekkürlerimizi sunarım. Öncelikle Kongre Düzenleme Komisyonu, ve Yönetim kurul üyelerine, Kongre Başkanı Sayın hocamız Prof. Dr. Derviş Manizade ve yardımlarını unutamayacağım Kongre Genel Sekreteri Sayın Prof. Dr. Remzi Tözün'e yürekten teşekkür ederim.
Görüldüğü gibi Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongrelerimiz bilimsel yönden Uluslararası düzeydedir. Ayrıca yalnız bu son sene içinde Türkiye'nin değişik bölgelerinde el yaralanmaları, vertebra kırıkları, ön çapraz bağ yaralanmaları, dizde spor yaralanmaları, omuz yumuşak doku ve kemik sorunları, ayak ve ayak bileği instabilitesi, dirsek çevresi kırık ve travmaları, trafik kazaları ve yaralanmaları, acil tip hizmetleri, artroskopi ve ilizarov uygulamaları konulu özel eğitim gün ve günleri düzenlenmiştir. Gene son sene içinde Türkiye'de yayınlanan Türkçe ve İngilizce Dergiler yanında Şahap Atik 156 sahifelik "Eklem Cerrahisi" kitabı ile Rıdvan Ege 1260 sahifelik "Ayak ve Ayak Bileği Sorunları" kitaplarını yayınlamışlardır. Ayrıca Yeni yürürlüğe girmekte olan Uzmanlık Tüzüğü Board sistemine bu sene geçme hazırlıklarını yapmaktayız.
Sizlere bu Açış Konuşmamda 1955'te başladığım Ortopedi yaşamımdan kısa kesitler sunmaya çalışacağım. Bu benim olduğu kadar Türk Ortopedisinin de 42 yıllık yaşam öyküsüdür. 1955'te havacı bir uçuş doktoru olarak Gülhane As. Tıp Akademisi Genel Cerrahi Uzmanlık bitirme sınavına hazırlanırken kazaların çok olduğu Türk Hava Kuvvetlerimize Amerikan Hava Kuvvetleri Komutanlığının önerisi ile bir uzmanını Amerika'da Travmatoloji alanında yetiştirilmesine karar verilir. Amerika'da ise Travmatoloji ile Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanları uğraşı vermektedir. O zaman Türkiye'de Travmatoloji ile Genel Cerrahlar uğraştığı için Hava Kuvvetleri de bir Genel Cerrahi uzmanını Travmatoloji eğitimi yapmak üzere Amerika'ya göndermeyi uygun bulmuştur. Hava Kuvvetleri kadrosundaki genel cerrahlardan birinin seçilmesi için Gülhane'ye adaylarının isimlerini gönderir. Gülhane Profesörler Kurulu bu uzman olan adaylar yerine 3 ay sonra uzmanlık sınavına girecek olan beni aday gösterir. Genel Kurmay ve Hava Kuvvetlerinin kendi adaylarından seçilmesi konusundaki ısrarı üzerine Gülhane önerilen yeni 3 adayı da 2. kez uygun bulmayarak gene benim gönderilmemi önerir. Bu işler uzarken ben Genel Cerrahi Uzmanı oldum ve 5 uzman içinden Genel Cerrahiye başasistan seçildim ve Gülhane'de göreve başladım. Altı ay sonra beni Amerika yerine Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine Ortopedi ve Çocuk Cerrahi asistanlığına gönderdiler. Buradaki çoğunluğu yatalak (Pott, Osteomiyelit ve Polio Sekeli gibi) hastalarla dolu olan 40 yataklı klinikte ayda 2-3 küçük ameliyat (aşiloplasti, osteomiyelit küretajı vb.) yapılmaktaydı ve Kürsü Direktörü rahmetli İzzet Birant hoca ayda bir klinikte hasta vizitine çıkardı.
Fakültedeki Ortopedi ve Çocuk Cerrahi fahri asistanlığımda haftanın 6 çalışma gününden üçünü Gülhane'ye giderek Genel Cerrahi Başasistanı olarak çalışıyor orada ameliyatlara giriyordum. Gülhane 2. Cerrahideki hocam Prof. Dr. Recai Ergüder yurt içinde ve yurt dışında tanıyabildiğimi en usta cerrah ve en kibar insanlardan birisiydi. Fakat doktor olan eşim dahil benim Genel Cerrahi başasistanı olma şansına kavuşmuşken Ortopediye fahri asistan oluşumu yadırgıyorlardı. 4-5 aylık asistanken yeni Hava Kuvvetleri Komutanı olan ve Erzincan Hava Üssü Komutanıyken Hava Üssünde yanında çalıştığım Org. Tekin Arıburun beni hastanede gördü. Durumumu sordu, benden önce hocalarım olayları anlattılar, sonra ve ben bir ay içinde Amerika'ya gönderildim. Gönderilmemle ilgili haberler 7-8 aydır gündemde olduğumdan başvurularımı yapmış olduğum için Amerika'ya hemen gönderilme kararı zorluk yaratmadı. Amerika'da Ortopedi-Travmatoloji asistanlığına ancak bir sene Genel Cerrahi asistanlığı yapanlar alındığı için ve bende Genel Cerrahi uzmanı olmam nedeniyle cerrahi rotasyonu yapmaksızın büyük şans eseri olarak New York'ta Colombia Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji asistanlık programına başladım. Presbiterian ve St Lukes Hastanelerinde David M. Bosworth, Frederick R. Thompson, Harrison L. Mc Laughlin, Frank. E. Steinchfield, J.R. Cobb, Charles S. Neer II, Robert E. Carroll, Adrian A. Bassett gibi birçok ünlü hocayla çalıştım. Amerika Ortopedi Board Başkanı olan Dr. Bosworth'un başasistanı iken Amerika'da 30 state (Eyalette) Ortopedi Merkezlerini ziyaret ettim. Yurda dönerken gene Prof. Dr. D.M. Bosworth'un özel temasları sayesinde Bolonya-Rissoli (Ortopedi) Enstitüsü (Hastanesi), Londra (R.Watson Jones ve H.G. Osmond Clarke), Paris (Merle D'Aubigne ve Judet kardeşler), Frankfurt (Güntz), Münih (Max. Lange) ve Viyana (L. Böhler) Tıp Fakültelerinin herbirinde birer hafta kadar kalarak çalışmalarını izledim.
Böylece Amerika'da Ortopedi ve Travmatoloji asistan ve başasistanı olarak çalışmış, Amerika ve Avrupa'nın büyük Merkezlerini ziyaret ederek Ağustos 1959'da yurda dönmüştüm.
1959'da Türkiye'ye dönüşümde Ortopedinin durumu şöyle özetlenebilir. 194Tde Ortopedi ve Çocuk Cerrahisi uzmanlık dalı (9 Ağustos 1947 Tarihli Tüzük) olarak adlandırılmıştı. İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi Kliniği Çapadaki yeni binasına taşınmış, 1933 Üniversite Reformüle kurulan bu kliniğin kurucu Hocası olan ve Amerika'ya gönderdiği mektuplar ile bana destek veren değerli hocam Ord.Prof. Akif Şakir Şakar emekli olmuştu. İstanbul Tlp Fakülte Ortopedi kliniğinde 2 Genel Cerrah (Prof. Dr. Münir Ahmet Sarpyener, Prof. Dr. Cevap Alpsoy) ve 2 Ortopedi-Çocuk Cerrahi Uzmanı (Doç.Dr. Hüsamettin Atav ve Doç.Dr. Esat Kılıçhan) olan öğretim üyesi vardı. Öğrenciliğimin de geçtiği bu klinikte Çocuklarda apandisit, fıtık, hidrosel, meningosel, invaginasyon, tavşan dudağı gibi çocuk cerrahisiyle ilgili çalışmalar ağırlıkta olup, PEV, Kalça çıkığı (erken yaşta cerrahi girişim yapılmıyordu), osteoartüküler tüberküloz, osteomiyelit, çocuk felci sekeli gibi ortopedi konuları ile çok az uğraşılırdı ve iskelet sistemi travmatolojisiyle hiç uğraşılmazdı. Zaten kırık, çıkık ve iskelet, eklem, bağ yaralanmaları eğitimini ve tedavisi genel cerrahlar yapar ve yaptırırdı. İkinci Tıp Fakültesi Ankara'daydı, kürsü başında Genel Cerrah olan Prof. Dr. Avni Duraman vardı ve burada daha çok kronik ve yatalak hastalar (Pott hastalığı, osteomiyelit, poliomiyelit, artroz ağırlıklı rehabilitasyon) aylarca yatardı. Ülkemizdeki üçüncü Tıp Fakültesi olan Ege Üniversitesi Ortopedi ve Çocuk Cerrahi kliniğinde Ortopedi'den yetişme (Amerika'da da eğitim yapmış olan) Doç.Dr. Merih Eroğlu vardı. Bu klinik Bakanlığa ait Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesindeydi ve yalnız çocuk Ortopedisi ve Cerrahisi yapabiliyordu. Bu çocuk hastanesinin Bakanlık kısmında çok iyi bir insan olan Ortopedi uzmanı Dr. Orhan Eroğlu vardı. Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne ait Nişantaşı hastanesinde Poliklinik hizmetleri ağırlık taşımaktaydı ve burada Ortopedi uzmanı Dr. Fethiye Ayral ve Dr. Sungur Gültekin vardı. Ülkemizde o dönemlerde osteoartiküler Tüberkülozun çokluğu nedeniyle gene o zamanki tüberkülozluların deniz veya göl-dağ iklimli yerlerde (sanatoryum gibi) daha iyi tedavi olacağı inancıyla Sağlık Bakanlığına bağlı İstanbul Baltalimanı, Trabzon, Eğridir ve Urla'da açılan 4 Kemik ve Eklem Tüberkülozu (sonradan tüberküloz yerine Kemik Hastalıkları denilmiş olan) hastanesi vardı. Bunlardan yalnız Trabzon'da Ortopedi uzmanı olarak Dr. Cevdet Alptekin vardı, diğerleri Genel Cerrahtı. Bunlar içine en faali Fransa'da bir süre çalışmış olan, iyi yönetici iyi cerrah olan Orhan Aslanoğlu'nu ve Trabzon'da protez ve ortez'ini bile kendi atölyesinde kuran Ortopedist Cevdet Alptekin'i saygıyla anmak isterim. Baltalimanı Hastanesinde Türkiye'de ilk kez Abee yöntemiyle Pott hastalığında füzyon yapmış olan Baha Oskay ve Ruhi Soyer çalışmıştı, sonradan Nuri Çallılar gelmişti, hepsi Genel Cerrahtı. İşte 1959'da Türkiye'nin Ortopedi adı altında Travmatoloji dışında çalışma yapan Ortopedi ve Çocuk Cerrahisi klinikleri ve uzmanları bunlardı (Ortopedi eğitimi yapmış fakat Genel Cerrah uzmanlık belgesi bulunan Belkıs Canfesçi ve Ortopedist Rıfkı Bilge'yi de anmak gerekir).
Türkiye'de dönüşümde dileği üzerine Akif Şakir Şakar Hocayı İstanbul'da Caddebostan koyundaki evinde eşimle ziyaret ettik. Beni adeta şımarttı ve ayrılırken bana fotoğrafını vereceğini ve bunu Ankara'da açmamı istedi. Ankara'da fotoğrafı açtığımda yüzümün kızardığını bugün bile hissederek anımsarım "Aziz ve Değerli Meslektaşım ve Şubemizin İstikbaldeki Ümidi Rıdvan Ege'ye Sevgi ve Saygılarımla. 29.08.1959 Akif Şakir Şakar" diye yazmıştı. Sonra emekli olmasına rağmen Sağlık Şura üyesi olarak 2-3 ayda bir eşiyle Ankara'ya gelir bizi mütevazi evimizde ziyaret ederlerdi. Vefatından sonra ailesi bana Rıdvan Bey kabul buyurursanız evimizdeki Akif Şakir Hocanın kütüphanesini size vermek istiyorum dediler. Halbuki İstanbul ve Ege Üniversiteleri buna talep olmuştu. Bir kamyon dolusu kitabı Ankara'ya taşıtarak Ankara Tıp Fakültesinde yeni yaptırdığım ve onun adını verdiğim 150m2'lik kütüphaneye yerleştirdim. Yaptırdığım büstünün altına en çok beğendiği "Bir Üniversite Hocasının başlıca görevi kedisini geçmiş muavinler yetiştirmektir" sözünü yazdırttım. Ben bu özdeyişi akademik yaşamım boyunca ilke edinmişimdir.
1959 Ağustos'unda Gülhane'ye geldim. Amerika'ya Ortopedi ve Travmatoloji için gönderilmeme rağmen Gülhane'de henüz Ortopedi kurulmamış olduğu için Genel Cerrahi'de 2 yıllık başasistanlığımı da tamamlayarak ve Gülhane'de Doçentlik olmadığı için o zamanki deyimle hoca muavini olarak göreve başladım.
1959'da Türkiye'de hiçbir Ortopedi-Çocuk Cerrahi Kliniğinde travmatoloji yapılmıyordu, Genel Cerrahlar bu işle uğraşırdı ve oralarda da kırık cerrahi tedavisinde çok seyrek olarak (yılda 2-3) Küntscher çivisi ve vida tesbiti, tel ile serklaj (tibia, femur, humerusta), delik açılarak kemiği çevreleyen tel tesbiti (Böhler yöntemi) yapılırdı. Femur boynu kırıklarında bile ameliyat yapılamazdı (benim Veteriner Müdürü olan babamda bile 1952'de genel cerrahlarca alçıya alınan kalça kırığında psödoartroz olmuştu), ancak 1-2 cerrahi klinğinde Küntscher çivisi kesilerek o günlerde güncel olan Smith Petersen çivisi gibi femur boynu kırığı tesbiti yapıldığını ilginç bir anı olarak hatırlarım.
Gülhane Komutanı ve 1. Genel Cerrahi hocası Prof. Dr. Necmi Ayanoğlu (Amerika'da 2 sene kalmıştı) bana "Sen Amerikada hemde çok iyi yerlerde Ortopedi ve Travmatoloji yaptın fakat bizde senede ameliyatlık ancak 4-5 ortopedi olgusu oluyor ve asker olan gençlerde Ortopedik sorun yok. Sen hem genel Cerrahide bana 2. kişi olarak yardım et hem de bir senede ortopediye ait olgularda istediğin ameliyat ve tedaviyi yap eğer yeterli bir sayı olursa Gülhane'de Ortopedinin açılması için sana yardım ederim" dedi.
Türkiye'de Üniversitelerde, Sağlık Bakanlığı ve en çok travmalı bulunan Gülhane'de bile Ortopedinin durumu buydu. Bu durumda kendi kendime 3 konuda çaba göstermeğe karar aldım.
1. Türkiye'de Ortopedi ile uğraşan 3 Tıp Fakültesi, 1 SSK Hastanesi, 4 Kemik ve Eklem Hastanelerini ziyaret ederek oradaki meslektaşlarımla (Üniversitedekileri tanıyordum) tanışmak ve yaptıklarını görmek.
2. Bir sene içinde elimden geldiğince çok ortopedik hasta görmek ve tedavi etmek ve bunları belgelemek.
3. İskelet travmatolojisinin genel cerrah işi olmayıp kas ve kemikle uğraşan Ortopedistlerin işi olduğunu yalnız sözle değil, işle ve aynı zamanda tıp ilgilileri ve yetkililerine bu konuyu anlatarak travma'yı Ortopedi içine almak ve eski bir Fransız geleneği gereği Türkiye'de Ortopedi adı yanına adeta yama gibi eklenen Çocuk Cerrahisini Ortopedinin yanından ayırmak.
Amerika dönüşümde beni oradayken de izleyen ve ben Amerika'ya gitmeden fahri asistan olduğum Ankara Tıp Fakültesi Ortopedi Doçenti ve 1959'da Kürsü Direktörü olan Prof. Dr. Avni Duraman beni Fakülteye öğretim görevlisi olarak (Türkiye'de Ortopedi uzmanlık belgemi almıştım) aldı. Gülhane Komutanı Ayanoğlu ve Fakültedeki Ortopedi hocası Prof. Dr. Avni Duraman sınıf arkadaşlarıydı ve bir müşterek tarafları de yeniliğe açık, ilerici görüş sahibi ve yanındakilerin ilerlemesine destek olan seçkin kişiler olmalarıydı.
Ben her 2 klinikte çalışmaya başladım. Amerika'dan gelirken beraberimde getirdiğim 15 kadar Thompson protezi, 20 Smith Petersen cup'ı, 15 Jewett Çivisi (trokanterik bölge kırıkları için), 15 Smith Petersen Çivisi (o zamanlar femur boynu kırığında kullanılırdı), 20 kadar Rush çivisi, 25 kadar Lane ve Sherman Plağı, 300 kadar vida, 30-40 Kirschner ve Steinman çivisini kullanmaya başladım. Trokanterik kırıklı bir devlet büyüğü İngiltere'ye gidecekken Jewett çivisi (o zamanın en ideal çivisi), bir femur boynu kırığında Thompson protezi yapmam, 1960'ta büyük olay oldu. Bunların bir kısmı o zamanın radyo ve 1-2 gazetesinde yer aldı. 27 Mayıs 1960 Askeri yönetim döneminde bir Milli Birlik Üyesinin kolundaki 2 kırığı, birinin kızındaki dirsek kırığını ameliyatla tedavi etmem, İtalya'ya gönderilmek üzere olan bir futbolcunun menisküsünü ameliyat etmem meslek itibarımızı artırıyordu. Bu ilk sene içinde 22 vertebra tüberkülozunda (doçentlik tezim olan posterolateral füzyon), 6 posterolateral dekompresyon (rakotomi) ile Pott absesi boşaltmam, 5 skolyoz düzeltme ve füzyon ameliyatı yapmam ve bunları 1-2 senelik asistanlarla yapmam ve hatta onlara asiste ederek yaptırmam çok ilgi uyandırıyordu. 1960'ta Avni Duraman hocamız kalp krizi geçirdiği için orada da yalnız kalmıştım. Bu çalışmalarım etrafa yayılırken 1960 ihtilalinden sonra yurt dışında tedavi için yapılan başvuruları incelemek amacıyla kurulan komisyonda Ortopedi hastalarını değerlendirmek için görevlendirildim. Büyük devlet adamı ve dönemin en saygın devlet büyüğü İsmet İnönü'nün torununu yurt dışı tedavi raporu almışken bu Türkiye'de tedavi olur diyebilmem ve sonra tedavisinin Türkiye'de yapmam ve iyi sonuçlanması artık Ortopedi ve Travmatolojinin hem kamuoyunda hem de meslektaşlarımız tarafından iyi anlaşılmasını gördükçe daha çok çalışıyordum. Bu süreçte yalnız bu 2 hastanede değil SSK, Demiryolu, Belediye ve Numune Hastaneleri ve Sanatoryuma ameliyata gidiyor, Gülhane'de bir senede Ortopedi olarak ne yapılabileceğin göstermek için büyük çaba veriyordum çünkü bana Gülhane'de Ortopedi ve Travmatolojinin gereğini kanıtlamam söylenmişti. Bu bir senede 262 Ortopedik ameliyat yaparak (33'ü vertebra, 62 kalça ve uzun kemik kırığı, 11 kalça hemiartroplastisi ve cup artroplastisi, 3B çocuk kalça, ayak, poliomiyelit ameliyatı, 15 tümör ve diğer girişimler) bunları 1 ay içinde Türkçe ve İngilizce olarak yayınladım ve Gülhane Komutanı Tugn. Necmi Ayanoğlu hocaya sundum. Bana hiç birşey söylemeden sekreterini çağırıp "Bu haftaki Profesörler Kuruluna Ortopedi ve Çocuk Cerrahisi kliniğinin açılması" ve klinik direktör vekilliğine (ancak Profesörler klinik direktör olabilirdi) Doç.Dr. Rıdvan Ege'nin atanması" teklif yazısını yaz ve imza için bana getir dedi. Sonra 2 yanağımdan öperek kutladı ve benden başka dileğim olup olmadığını sordu. İzninizle iki arzum var diyerek birincisi yeni açılacak klinik adının "Ortopedi ve Çocuk Cerrahisi" yerine "Ortopedi ve Travmatoloji" olması ve ikinci dilek olarak Ortopediye Cerrahi'nin yanındaki Kadın Doğuma ait az kullanılan yerlerin bize bağımsız olarak verilmesinin mümkün olup olmadığını dile getirdim. Lütfederek ikisine de evet dedi ve süregelen işlemler sonucu 1961'de Gülhane'de bağımsız Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğini kurmuş olduk. Ek görevle çalıştığım Tıp Fakültesi Ortopedi-Çocuk Cerrahisi Kürsü direktörü Avni Duraman hoca bir gün bana "gel seninle dekana gidelim" dedi. Büyük bir olaydı fakat nedenini bilemiyordum. Dekana beni utandıracak övgü dolu çok güzel şeyler söyledikten sonra benim Gülhane "Ortopedi ve Travmatoloji" kliniğini kurduğumu gerçekten artık Fakültedeki kürsü adının değişmesi gereğini belirtti. Dekan Zafer Paykoç hoca bana dünyadaki genel uygulamayı sordu ben de anlattım. 1-2 ay geçmişti ki Avni hoca bana dekanlıktan gelen yazıda adımızın Ortopedi ve Travmatoloji olarak değiştirilme önerisini Üniversite Senatosunun onayladığına ait yazıyı okudu. Benim aynı zamanda Genel Cerrahi doçenti olmam, travmatoloji alanındaki çalışmalarım, genel cerrahların bu alana az ilgi göstermeleri ve ayrıca zaten bu dalda uğraşanların sayısının 15-20 kadar oluşu (19601961) nedenlerinin de etkisiyle Travmatolojinin Ortopediye bağlanma işlemi Genel Cerrahi ustalarını pek rahatsız etmedi, zaten o tarihlerde değişen uzmanlık tüzüğüne ilkin ayrı bir Travmatoloji uzmanlığı (yalnız Ortopedi ve Genel Cerrahi Uzmanları için 2 sene) koydurtmuştum, (6.9.1962 tarihli Uzmanlık Tüzüğü) sonraki birkaç yıl süren uğraşılarımla bu Travmatoloji uzmanlığını da kıldırttırarak adımızın uzmanlık tüzüğünde (18.4.1973 tarihli) Ortopedi ve Travmatoloji olarak değiştirilmesini sağlamıştım. İstanbul ve Ege üniversiteleri 60'lı yıllarda Ortopedi ve Çocuk Cerrahisi, 1964'de Ankara Üniversitesi ne bağlı olarak kurulan Hacettepe Tıp Fakültesindeki ve 1967'de yeni kurulan Hacettepe Üniversitesindeki klinik ise uzun yıllar Ortopedi adını kullandı).
Böylece ilk karar veya düşüncelerimi Ortopedinin canlanması, Travmatolojinin Ortopediyle beraberliğinin belgelenme ve tanınmasına öncülük ederek gerçekleştirmeğe başlamıştım. Gene 1960'ta İstanbul'dan başlayarak 3 Tıp Fakültesi, 4 Kemik Hastalıkları Hastanesini ziyaret ettim. Bu ziyaretlerimde onları tanışmak istediğimi, sorunlarımızı paylaşmak ve destek olma gayretimi dilimle değil hareketlerimle anlatmaya çalışmıştım. Zaten bir işe başlarken eleştiriyle başlanamayacağını, sevgi ve güven yaratarak güç birliği ile başarılı olunacağı inancını kazanmıştım. Bir şeyler vermeden, insanları sevmeden ve onlarla birçok şeyi paylaşmadan dostluk, güven ve işbirliği sağlanmayacağını öğrenmiştim. Bu belki ilkokul 4. sınıftan Tıbbiyeyi bitirinceye kadarki sınıf mümessili (başkanı) veya sınıf çavuşu (Askeri Tıbbiyede sınıf birincilerinin göreviydi) oluşumun verdiği bir davranış biçimi olsa gerek. Bu ziyaretimde beni en çok düşündüren internal fiksasyon ve rekonstrüksiyon için kullanılacak malzemenin Türkiye'de bulunamayışıydı. İlkin Makina Kimya Kurumu Mühendisleriyle plak-çivi yapmak için uğraşı verdik, başarılı olmadı. Nihayet İstanbul'da çok güvenilir bir hukukçunun bu tıbbi alet ve malzeme ile uğraşma hevesinde olduğunu öğrendim. Saygın bir İstanbul efendisi olan Kazım Dedeoğlu'nu Austenal (şimdiki Hawmedica firmasıyla ilişkiye geçirerek Vitalium çivi, vida, plak ve protezleri firmaya bende mektup yazarak Türkiye için % 30 özel indirim sağlayarak) ucuz ve çok az bir kârla getirtmesine yardımcı olduk. Bunları 8 bölge asker hastanesi (Genel cerrahlar için kurs açmıştık) ve ilgili Ortopedi klinik veya hastaneler kullanmaya başladı (1961'den sonra başka firmalar da dışardan malzeme getirmeye başladı).
1961'de Şükrü Bayındır Amerika'da uzmanlık eğitimini tamamlayarak Hacettepe Çocuk Enstitüsü ve Hastanesine gelmişti. Sonradan büyük gelişme gösteren genel cerrah Güngör Çakırgil 1960'ta Ankara Tıpta Ortopedi asistanlığına başladı. Amerika'da bir süre eğitim gören Faham Sipahioğlu 1962'de Gülhane'ye başasistan olmuştu.
Gülhane'de ki Ortopedi asistanlarımızı 2-3 aylık Çocuk Ortopedisi rotasyonları için Hacettepe'ye, Gülhane ve Fakülte Ortopedi asistanlarının (Yücel Tümer, Ömer Şarlak) ve diğerleri 3 ay için A.Ü. Tıp Fakültesinde anatomiye göndermeğe başlamıştık.
1962'de Bakanlar Kurulu kararı ile 5 sene süreyle Gülhane'de ki görevim devam etmek üzere Ankara Tıp Fakültesinde (haftada 4 gün) öğretim üyesi olarak görevlendirildim. O tarihlerde Fakültede Avni Hoca'dan başka bir süre İngiltere'de kalan Cemal Ergun ve Fransa'da kalan Şeref Kömürcüoğlu uzman olarak çalışıyordu, bunlar sonradan ayrıldılar.
Ben 1963 ve 1967'de 2 kez daha Amerika'ya gittim. İlkinde bir sene gene Colombia Üniversitesi nde (Presbiterian Hastanesi) Prof. Dr. Robert Carroll'un yanında El Cerrahisinde çalıştım. 1967'de Fulbright konuk öğretim üyesi olarak (Profesör olmuştum) Harvard Üniversitesi Boston Children Hospital'de (Dr. Green), lowa State Üniversitesi nde (Dr. A. Flatt, Dr. Ponsetti ve Dr. Larson), Los Angeles Southern California Üniversitesi'nde (Dr. Joseph Boyes) bir sene kaldım. Gülhane'de Faham Sipahioğlu ve Metin Soyak Ortopedide doçent oldukları için Gülhane'den 1967'de ayrıldım, hep Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'de çalışmaya başladım. Hacettepe'den Şükrü Bayındır doçent oldu. 1967'de ayrı bir Üniversite olan Hacettepe Ortopedisi de Şükrü Bayındır'dan sonra gene yurt dışı eğitim gören Nejat Tokgözoğlu'nun katılımıyla, Ege Tıp Fakültesi yeni binasına geçerek çocukların dışındaki yetişkinlerin ortopedik olgularında da (Prof. Dr. Merih Eroğlu) ameliyat yapmaya başlamış, Çapa (İstanbul Tıp Fakültesi) Ayhan Arıtamur, Alp Göksan ve Fahri Seyhan gibi yurt dışı Ortopedi Eğitimi de gören genç kuşak katkısı ile çağdaş ve dinamik Ortopedi ve Travmatolojiye yönelmişlerdir. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi Kliniği Derviş Manizade ve Kemal Bayraktar hocalarla travma ağırlıklı Ortopediye başlamıştır. 1968'de Ege Tıp Fakültesine yurt dışı eğitim gören Mehmet Tiner ve Veli Lök doçent olarak katılmışlardır. Orhan Aslanoğlu ve Sungur Gültekin Ankara Numunede, Fahri Bey Haydarpaşa Numune Hastanesinde, Cevdet Alptekin İzmir Devlet Hastanesinde, SSK Ankara (Sabahattin Özberk), İzmir SSK Hastanesinde (Fethi Şahiner) Ortopedi ve Travmatoloji kliniklerini canlandırmışlardır ve Güngör Çakırgil 1965'te doçent olmuş 9 senedir Almanya'da olan Doçent Zeki Korkusuz doçent olarak 1969'da Ankara Tıp Fakültesi öğretim kadrosuna katılmıştır. Hacettepe'de eğitimini tamamlayan Talat Göğüs bir süre İngiltere'de eğitimini sürdürerek Hacettepe'ye dönmüştü.
Seneleri ve gelişmeleri kronolojik olarak değerlendirmek güç oluyor çünkü biri başlamışken diğeri devam ediyor.
Yıl 1966 Ortopedist sayısı asistanlarla birlikte 40 kadar olmuştu. Türkiye'de Ortopedi Bilim Dalının Travmatolojinin sahibi olduğunu kanıtlamak için mi nedir Alanya ve Antalya'da Genel Travmatoloji ve Eğridir'de ilk Ortopedi-Travmatoloji Kongresi düzenledim. Bunda nöroşirürjienler, Göğüs Cerrahları, Karın Cerrahisi uzmanları ve Kardiyolog meslektaşlarımda vardı, İlk Milli Ortopedi ve Travmatoloji Kongresini böylece 2528 Mayıs 1966'da Eğridir'de gerçekleştirdik. Eğridir'deki 3 Paneldeki Konularımız: Osteoartrit tüberküloz, Vertebra cerrahisindeki özellikler ve Kırık tedavisindeki görüşler idi.
1963'te kuruculuğunu yaptığım Türkiye Sakatların Rehabilitasyonu, Ortopedi ve Travmatoloji Derneği öncülüğünde 1970'de Ankara'da Büyük Ankara otelinde 1 : Akdeniz ve Ortadoğu Ortopedi ve Travmatoloji Kongresini (1. Mediterranean and Middle Eastren Orthopaedic Surgery and Traumatology Congress) düzenledim. Kongreye dünyanın 20 ülkesinden 100'den fazla Ortopedist kendi masraflarını ödeyerek katıldı. Bunlardan dünyaca çok ünlü olanlardan birkaçını bilgilerinize sunayım: Amerika B.D.'den Frederick R. Thompson, William Fielding, Vernon Nickel, Robert E. Carroll, Alfred B. Swanson, George Omer, W.K. Massie, D.K.McElroy, T.R.Waugh, F.L.Liebolt, G.Pipkin, H.T. Sakallarides, K.H.Hubbard, F. Georinger, Kanada'dan Macnab, İngiltere'den Daniel Brooks, Almanya'dan G. Küntscher, A.N. Witt, G. Chapchal, H.Mau, G. Hopf, Fransa'dan Merle D'Aubigne, J. Debeyre, Austurya'dan F. Weschselberger, İtalya'dan P.G. Marchetti, İsviçre'den C.Hirsch, L. Nicad, Yugoslavya'dan S.Popo Vide, J. Antic, L. Rosoviç, M. Zaravkoviç, Çekoslovakya'dan J. Cervenansky, Finlandiyadan E.V.S. Koskinen, Romanya'dan Dadolescu, Mısırdan M.K.Zorkani, W. Fahmy, G.Zaki Said, A. El Hamamsy, Arap Emirliğinden H.El Hadidi, Ürdün'den A. Kerkiacharian, Suudi Arabistan'dan El. G. El Muhammed, Venezuella'dan C.M.Herman ve değişik ülkelerden diğer meslektaşlar katıldı. Çok canlı ve başarılı geçen bu Kongreden sonra o zamanların bir numaralısı olan Prof. Dr. Merle D'Aubigne'nin önerisi üzerine Merkezi Ankara'da olan Akdeniz ve Ortodoğu Ortopedi ve Travmatoloji Derneğini (Mediterranean and Middle Eastren Society of Orthopaedic Surgery and Traumatology, MMOT) kurdum ve 16 sene Başkanlığını yaptım ve her 2 senede bir (Ankara'dan sonra Kahire, Atina, Madrid, Tahran, Split, Roma, Marsilya) değişik ülkelerde toplantılar yaptık. 1983'teki yeni Dernekler Kanunundan sonra Uluslararası ilişkiler çok kısıntılı ve sıkıntılı olduğundan Derneği lağvettim.
Bu uluslararası kongrelere Türkiye'den 30-40 meslektaşım katılırdı. Bunlardan en demirbaşları Orhan Aslanoğlu, Talat Göğüş, Veli Lök, Kut Sarpyener, Ali Akçiçek, İsa Köklü ve Yücel Tümer'di.
1970'de Türkiye'de 3 büyük şehirde varolan Ortopedi ve Travmatoloji Derneklerinin çalışmalarını koordine etmek ve Türk Meslektaşlarımıza yurt genelinde yaygın hizmet verebilmek için "Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneğini" kurduk ve çalışmalarımızı güç birliğiyle sürdürmeğe çalıştık. Bu Derneğin biçimsel olarak Federasyon (Birlik) şeklinde kuruluşunda İstanbul Tıp Fakültesinden Prof. Münir A. Sarpyener ve Prof. Cevtat Alpsoy bir hayli karşı çıkmışlardı, bu uzun ve hazin bir öyküdür.
Türkiye'de 1959 ve 1960'lı yılların başında Ankara'da Ortopedi ve Travmatoloji alanındaki aktif etkinliğimiz diğer Ortopedi kuruluşlarının ve meslektaşlarımızın da güçlenmesini ve canlanmasına neden olmuştu.
İzmir'de Prof. Merih Eroğlu 1960'lı yıllarda çocuk hastanesinden Bornova'daki modern hastaneye geçişinden sora, Hacettepe'ye 1961'de gelen (Ş. Bayındır) ve 1964'ten sonra yeni kurulan Ankara Üniversitesi ne bağlı Hacettepe Tıp Fakültesi olarak Çocuk Ortopedisi yanında yetişkin ortopedisiyle de meşgul olmaya başlayacak gücümüzün ve bize olan ilginin artmasına neden oldu. Hacettepeye Sevim Kömürcüoğlu, Nejat Tokközoğlu ve Talat Göğüş'te katıldılar. İstanbul Tıp Fakültesi Ankara ve İzmir'deki yeni yapılanma paralelinde yavaşta olsa Travmatolojiye ve çağdaş Ortopediye ağırlık vermeye başlamıştı. İstanbul'da Ayhan Arıtamur, Alp Göksan ve Fahri Seyhan (her üçüde dış ülkelerde çalışmıştı) bu yenileşmenin önde gelen genç kuşak uğraşıcılarındandı. Ankara Tıpta Güngör Çakırgil, Gülhane'de Faham Sipahioğlu, Metin Soyak ve Ömer Şarlak bana destek olmuşlardı. Ankara'da Ortopedi ve Travmatolojinin bu yeni yapılanmasında bir arkadaşımızın dışında hepsi el ve gönül birliğiyle işbirliği yapmıştır. Ankara Çocuk Ortopedisi özellikle Doğuştan Kalça Çıkığı, Skolyoz gibi gelişme çağı sorunları, aktif travmatoloji ve el cerrahisinde özel uğraşı vermeğe başlamıştı. Artık benim 1959'larda başlattığım hemiartroplasti ve Cup yerine total protez, yalnız kemik greftli spinal füzyon yerine enstrümentasyon, konvansiyonel osteosentez yerine AO grubu kompresyon görüşü ağırlığını koymaya başlamıştı. Fakat ilginç olan Dünyadaki her yeni uygulamayı en çok bir senede Türkiye'ye getirebiliyorduk ve uyguluyorduk.
Ortopedideki bu yapılanmaya Bakanlıkla olan devamlı temaslarım, radyo ve yeni başlayan Televizyondaki konuşmalar, sunduğum raporlara ve özellikle Tıpta Uzmanlık Tüzüğü ve Yataklı Tesisler yönetmeliğini yaparken birlikte çalıştığım, Numune Hastanesi Başhekimi ve Bakanlık Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü büyük insan rahmetli Şemsi Özdilek'le uzun sohbetlerimiz sonucu 1965'te ilk kez Sağlık Bakanlığı Ankara Numune Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği kurulmaya karar verildi. Bu kliniğin başına (sonra şef olan) Eğridir Kemik ve Eklem Hastalıkları Hastanesini başarıyla efsaneleştiren Orhan Aslanoğlu geldi. Artık Üniversiteler, Devlet ve SSK Hastanelerinde yeni açılan Ortopedi ve Travmatoloji Klinikleri ve oralarda görev alan dinamik ve bilgili eğitimci ve uzmanlar çağdaş Ortopedi ve Travmatolojinin gelişme yarışına katıldılar.
1960'lı yılarda kurulan Erzurum (Atatürk) ve daha sonra ilkin buna bağlı olarak kurulan Adana, Bursa (İlkin İstanbul Üniversitesi ne bağlıydı), Diyarbakır Tıp Fakülteleri (Ankara Üniversitesi ne bağlıydı) Ortopedi-Travmatoloji kürsülerini yapılandırırken Kayseri (Hacettepe Üniversitesi ne bağlı Gevher Nesibe) 1973'te Fakülte kuruculuğunu yaptığım Antalya (Ankara Tıp Fakültesi Dekanlığım sürecinde kuruldu ve bize bağlı kurulmuştu) ve aynı yıllarda açılan Samsun (19 Mayıs), Sivas (Cumhuriyet), Çukurova (Erzurum'a bağlı olduğu için iptal edilip 1973'te yeni kurulan), Karadeniz Teknik Üniversite (Trabzon) ve Gazi Tıp Fakültesi (ilkin Akademiye bağlı olup, bizim Vakıf olarak tahsis ettiğimiz hastanede kurduğumuz) Ortopedi ve Travmatoloji Kürsülerinin hepsinde özveriyle çalışan Ortopedi hocalarımız çağdaş kliniklerin oluşmasına çok çaba gösterdiler. Ankara Üniversitesi ne bağlı Diyarbakır Tıp Fakültesine her sene derslere gittik. 1973'te Ankara Üniversite Tıp Fakülte Dekanıyken büyük mücadeleyle kurduğum Antalya Tıp Fakültesinin Ortopedi Travmatoloji Ana Bilim Dalı'nın ilk Başkanlığını yaptım. 1979'da Gazi Tıp Fakültesi ancak kendilerine verdiğimiz Trafik Hastanesi sayesinde kurabildik. Ana bilim Dalı Başkanlığını yaptığım bu Fakülteye Doç. Dr. Orhan Aslanoğlu ve Doç.Dr. İnanç Ayas hocaların katılmasıyla güç kazandı. 1982 YÖK ve daha sonraki yasa gereği sayısı 28'i bulan Edirne'den Van'a, Samsun'dan Gaziantep, Urfa'ya kadar uzanan Anadolumuzda Ortopedi ve Travmatolojinin öncü bilim abideleri olan kuruculuk görevi yapan meslektaşlarıma yürekten minnet ve şükranlarımızı sunarım. Bunlardan kıdemli öncülerinden birkaçını soyadı sırasına göre sayarak vefa duygularımı tazelemek isterim. Erdoğan Altınel, Bülent Alparslan, Selçuk Atilla, Muzaffer Aykurt, Celâl Baki, Gürbüz Baytok, Kemal Erol, Öner Gedikoğlu, Mişel Kokino, Derviş Manizade, Sinan Seber, Ali Sönmezler, Şafak Şahlan, Mehmet Tiner, Tansel Ünsaldı, Macit Üzel. Ayrıca GATA, Sağlık Bakanlığı ve SSK Eğitim Hastanelerinde daha önce sayamadığm Soyadı sırasıyla Savaş Ağaoğlu, Ali Akçiçek, Ümit Akkoyunlu, Kemalettin Ardıçoğlu, Tuğrul Berkel, Aziz Çöl, Orhan Girgin, Sungur Gültekin, Mahmut Karlı, İsa Köklü, Rebü Kurultay, Ünal Kuzgun, Atilla Ongan, Sabahattin Özbek, Ahmet Sebük, Faham Sipahioğlu, Ömer Şarlak, Yücel Tümer, Metin Türkmen, Rıfkı Us, Nüzhet Yazıcı gibi Kıdemli Şef ve Hocalar, ayrıca son 10 senedir Fakültemizde ve diğer Eğitim Hastanelerinde akademik atılım yapan meslek öncülerine şükranlarımız sonsuzdur, saygıları değerleri kadar çok olduğu için burada adlarını tekrarlayamıyorum. Elbette bu vesileyle Ortopedi ve Çocuk Cerrahı olarak öncülük yapan, hizmet veren kıdemli hocalarımz Akif Şakir Şakar'a özel şükranlarımızla birlikte Münir Ahmet Sarpyener, Derviş Manizade, Avni Duraman, Cevdet Alpsoy ve Fethiye Ayral Hocalarımı saygıyla ve minnetle yad ederiz. Kırk yıldır Türk Ortopedisine ışık olan değerli Merih Eroğlu Hoca'nın bu etkin dinamizmini uzun yıllar sürdürmesini dileriz.Ben Tıp öğrencisiyken Yurt dışından Cerrahpaşa'ya geldikten sonra sanırım 1946'da Doçent olan, 60 yıldır Travmatoloji ağırlıklı hizmet veren Kongremizin başkanı değerli hocamız Sayın Derviş Manizadeye sağlıklı uzun ömürler dilerim.
Büyük hizmetler vererek ebedi hayata göç eden çok değerli meslektaşlarıma, emekli olan veya olmayan ve Türkiye'nin çeşitli yörelerinde hizmet gören Ortopedi ve Travmatoloji kervanının emektarlarına saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Eğer bugün çağdaş bir düzeye geldiysek bu düzeye ancak onların çaba ve gayretleriyle geldiğimizi biliyor, inanıyor ve her geçen gün kendi koşullarında yaptıklarını giderek artan hayranlıkla anıyoruz. Çünkü biz bu mesleğin bir gelenek, bir vefa ve bir saygı meşalesi olduğuna inanıyoruz. Dünü sevmez ve dünlerde yaşayanlara vefa göstermezsek yarınlarda güvenle ilerlememiz bir hayaldir. Başkalarına göstermediğimiz vefayı gelecek kuşaklardan bekleyemeyiz.
Ortopedideki bu yenilikleri yapmak, sistemi kökünden değiştirme ve yapılanma sürecinde sevgi ve ilgisiyle daima benimle olan Ankara Tıp Fakültesinin Kürsü Direktörü Prof. Dr. Avni Duraman'ın hoşgörüsünü, desteğini ve unutulmaz büyüklüğünü minnetle yad ederim. Yirmi sene aynı Klinikte çalışmamıza rağmen ilişkilerimizde buruklukla anılacak hiçbir olay olmadığını bizimle çalışanlar iyi bilir, nur içinde yatsın, çok iyi insandı. Gülhane'de Ortopediye sonradan katılan ve Kliniği kendisine devrettiğim Prof. Dr. Faham Sipahioğlu'nada yardımları için şükranlarımı sunarım. Askerlikte benden kıdemliydi, bir önceki sınıftandı fakat klinik direktörü ben olmuştum çünkü O benden daha sonra Doçent olmuştu. Fakat bu ikileme rağmen beraber bulunduğumuz 6-7 sene ve ayrılışımdan sonraki yıllarımızda daima sevgi, saygı ve destek dolu beraberliğimizi, aramızda tek bir sıkıntılı olay olmadığını övgüyle belirtmek isterim, Faham hoca gerçekten iyi insan, çalışkan bir hocadır.
1982 Sonrası
1982 Ekim'inde yürürlüğe giren Yükseköğretim Kanunu gereğince ve 3 sene önceki yeni eklemelerle bugün 33 Tıp Fakültesinde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanlık eğitimi yapılmaktadır.
Bu son dönemi çoğunuz yaşadığınız için kısa anlatacağım. Bugüne kadar İstanbul, Ankara, Ege (İzmir) ve Hacettepe (Ankara) dışında Ortopedi ve Travmatoloji ABD kurulan Üniversiteler alfabe sırasıyla, Adnan Menderes (Aydın), Akdeniz (Antalya), Atatürk (Erzurum), Başkent (Ankara)- Celal Bayar (Manisa), Cerrahpaşa (İstanbul), Cumhuriyet (Sivas), Çukurova (Adana), Dicle (Diyarbakır), Dokuz Eylül (İzmir), Ege (İzmir), Erciyes (Kayseri)- Fatih (Ankara), Fırat (Elazığ), Gazi (Ankara), Gaziantep (Gaziantep), Gülhane (Ankara), Hacettepe İngilizce (Ankara), Haran (Şanlı Urfa), İnönü (Malatya), İzzet Baysal (Bolu-Düzce), Karadeniz (Trabzon), Kocaeli (Kocaeli), Ondokuz Mayıs (Samsun), Orhan Gazi (Eskişehir), Marmara (İstanbul), Pamukkale (Denizli), Selçuk (Konya), Süleyman Demirel (Isparta), Trakya (Edirne), Uludağ (Bursa ve Yüzüncü Yıl (Van). Ortopedi ve Travmatoloji Eğitim yaptıran Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler Ankara'da 3 (Ankara Numune Hastanesi, Ankara Hastanesi ve Dr. Muhittin Ülker Acil Yardım - Travmatoloji Hastanesi), İstanbul'da 4 (Haydarpaşa Numune, Kartal, Şişli Etfal ve Taksim Hastanesi) ve İzmir'de 2 (Atatürk Eğitim Hastanesi ve Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi), Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne bağlı olarak Ankara'da 1 (Ankara), İstanbul'da 3 (Göztepe, İstanbul ve Okmeydanı), İzmir'de 2 (Tepecik ve Buca) olmak üzere 15 hastanede Ortopedi eğitimi yaptırılmaktadır. Böylece bu 48 Eğitim Hastanesinde yıllara göre değişmekle beraber 400 kadar Ortopedi ve Travmatoloji asistanı (veya araştırma görevlisi) eğitim yapmaktadır. Bu Fakülte ve eğitim hastanelerinde Profesör, Şef, Doçent ve Şef Muavini olarak 200'ün üstünde kıdemli, eğitimci ortopedist görev yapmaktadır. Bazı eğitim hastanelerimizde bazı meslektaşlarımız El Cerrahisi, Travma, Kalça, Vertebra, Diz, Omuz, Artroplasti, Tümör, Çocuk Ortopedisi gibi yan dallar oluşturdular ve çalışmalarını bu alanlarda yoğunlaştırdılar. Bunlardan bazıları Derneğimiz şubesi olarak yeni çalışma alanı bulmuşlardır.
Kongre ve Bilimsel, Bölgesel Toplantılar
1966'dan beri bugüne kadar düzenlediğimiz 15. Mili Kongremizde ilk yıllar katılanlar 100-200 veya birkaç yüz iken son kongrelerde katılım binin üzerindedir. Bugüne kadarki 15 Kongredeki 63 Panelde 359 meslektaşımız konuşmacı olmuş, mezuniyet sonrası dahil 21 Konferans ve 2219 serbest bildiri (çeşitli yılarda veya aynı kongrelerde aynı kişilerin birçok bildiride bulunması nedeniyle) sunuşunda bulunmuştur.
Bugüne kadar Milli Ortopedi ve Travmatoloji Kongre gerçekleşen yerler şunlardır: Eğridir (1966), Ankara (Büyük Ankara Oteli 1970), İstanbul (Hilton 1971 ), İzmir (Büyük Efes Oteli 1973), Ankara (DSİ 1975), İstanbul (Şimdiki The Marmara Oteli 1977), İzmir Çeşme (Altınyunus Oteli 1979), Adana (Üniversite Kampüsü 1981), Bursa (Uludağ 1983), Alanya (Alantur Tesisleri 1985), Mersin (PTT Tesisleri 1987), Ankara (GATA 1989), Kuşadası (Onur Otel, 1991 ), Nevşehir (Dedeman Oteli 1993), İzmir (Efes Oteli 1995) ve İstanbul (Atatük Kültür Sarayı 1997). Ayrıca Türkiye'de 1. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kongresini Derneğimiz aracılığı ile ben ve Doç. Dr. Rıdvan Özker'le birlikte 1972'de Ankara'da yapmıştık.
Son yıllarda Kongrelere katılım çok artmıştır. Bu da Kongrelerin büyük kentlerde veya büyük merkezlerde yapılmasına, konaklamanın büyük otellerde gerçekleşmesine neden olmuş dolayısıyla kongre maliyetini artırmıştır. Fakat bizim Milli Kongrelerimizin bir özelliği 30 yıldan beri bilimsel nitelik kadar sosyal etkinliklere önem vermemizdir. Daima tarihi ve yöresel geziler, yemekler, müzikli, eğlenceli etkinliklerle çok kez eşlerimizin ve çocuklarımızın katılımı ile kongrelerimizi bir şölen havasında yaparız.
Biz Türk Ortopedistleri olarak 30 senedir ülkenin çeşitli yörelerinde Bilimsel toplantılar yaptık, bölgesel kaynaşmayı sağlamaya çalıştık, o bölgeler ve oralardaki insanlarımızı tanıdık, onlarda bizi tanıdı. Bunlardan bazı bölgeler alfabe sırasıyla şöyledir: Adana (2), Alanya (1 ), Ankara (11), Antalya (2), Aydın, Bolu, Çeşme, Edirne(2) Eğridir (4), Eskişehir (2), Erzurum, Denizli, Gaziantep (2), Haymana, İskenderun, İstanbul (10), İzmir (6), Kayseri (2), Kıbrıs-Magosa (2), Kütahya, Trabzon (3), Van (2) ve Zonguldak. Buralarda ev sahipliği yapan meslektaşlarımızın sıcak ilgisi ve konukseverliği her türlü övgünün üstündedir.
Ortopedi ve Travmatolojinin Türkiye'de yeniden yapılanma hareketine 1959'da başladığımızı sayarsak Uluslararası Akdeniz Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi, Türkİtalyan, Türk-Alman, Uluslararası katılımlı SICOT (Söciete Internationale de Chururgie Orthopedique et de Traumatologie) bölgesel Kongrelerini (1974 ve 1995) ülkemizde yaptığımız gibi Milano ve Hamburg'ta Türk-İtalyan ve Türk-Alman Kongrelerini düzenledik. Ayrıca MMOT (Akdeniz-Ortadoğu Ülkeler) olarak Kahire, Atina, Madrit, Tahran, Split, Roma ve Marsilya'da Birliğimizin Ortopedi kongrelerini düzenledik, buralara 30-40 kişilik gruplar halinde ve bildirilerle katıldık. 32 yıldır ülkemize dünyaca ünlü dörtyüzden fazla bilim adamı gelerek kongrelerimize veya bilimsel toplantılarımıza katılmışlar, konferanslar vermişlerdir. Aynı şekilde iki yüzden fazla meslektaşımız yurt dışı kongre ve toplantılarında bildiri sunmuşlar veya panelist olmuşlardır. 1963'te Viyana'da SICOT toplantısındaki DKÇ konulu bildirim Amerika'da olduğum için bir meslektaşımın adımıza okuması heyecanlı bir olaydı bizim için. 1966'da Paris SICOT Kongresine Pott hastalığı paneline katıldığımdaki heyecanı hâlâ yaşarım, elbette 1960'lı yıllarda bunlar hayaldi ve bir başlangıçtı.
Sonraki yıllarda SICOT, EFORT ve AOA Kongrelerine büyük gruplar halinde katılmakta, bildiriler sunmakta ve kongre vesilesiyle yol boyunca Asya, Avustralya, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika ve içinde bulunduğumuz kıtalarda topluca grup turları yapmaktayız.
Yayınlar ve Dernek, Muayenehane İlişkileri
Türk Ortopedistleri ilk yıllarda çoğunlukla yurt içi yayınlarda bulunurken son yıllarda yabancı dergi ve kongrelerde meslektaşlarımızın adlarının çok görülmesi bizi gerçekten duygulandırıyor. İlk Ortopedi kılavuz kitabımı 1962'de, 2 ciltlik Kırık ve Çıkıkların Tedavisi kitabımı 1967'de yayınlamıştım. Hareket Sistemi Travmatoloji kitabımın 4. baskısının (3 cilt 3158 sahife) 1989'da (ilk baskı 1968), Ortopedi (Turek, 2 cilt, 1634 sahife) 1980'de, Travma kitabımı (638 sahife) 1981'de, El Cerrahisi kitabını (708 sahife) 1991'de, Çocuk Kazaları (1 18 sahife) kitabını 1984'te, Acil Yardım ve Kazalar kitabı (276 sahife) 1984'te, Omurga (1199 sahife) kitabını 1992'de, Kaza, Hastalık ve Yaralanmalarda ilk ve Acil Yardım kitabı (604 sahife) 1995'te diğer birçok kitaplarım yanında 72. kitabım olan Ayak ve Ayak Hastalıkları (1264 sahife) 1997'de basılmıştır. Bugüne kadarki 10099 sahife tutan 15 Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi kitaplarını 63 panel (369 konuşmacı), 21 Konferans ve 2219 serbest bildiri yazılarını redakte ederek 15 cilt halinde bastırdık. Benim diğer kitaplarım yanında İstanbul Tıp Fakültesinden Akif Şakir Şakar hocamızın "Çocuk Cerrahisi ve Ortopedi Kliniği Dersleri" kitabı 1949'da yayınlanmıştır. 1951'de İstanbul Tıp Fakültesinden Doç.Dr. Cevat Alpsoy "Sun'i Uzuv, Ortopedide Cihaz" kitabını yazmıştır.
İstanbul Ortopedi Kliniğinden Prof. Dr. Münir Ahmet Sarpyener "Acil Cerrahi Girişimler" kitabı genel cerrahi ile ilgilidir. Prof. Dr. Esat Kılıçhan'ın kitabı Çocuk Cerrahisi ile ilgilidir.
Benim 1961'de başladığım kitap yayınımdan sonra ülkemizde yayınlanan Ortopedi ve Travmatolojiyle ilgili hatırlayabildiğim diğer kitaplar şunlardır:
Güngör Çakırgil (Watson-Jones)'in Kırıklar ve Mafsal ve Yaralanmaları kitabı (1968), 1968'de Avni Duraman, Zeki Korkusuz ve Güngör Çakırgil'in Ortopedi kitabı 1971'de, Sabahattin Özbek'in Doğuştan Kalça Çıkığı ve Tedavi Metodları 1972'de, Dr. Önder Yazıcıoğlu'nun Kalça Cerrahisinde Total Protez Uygulamaları ve Komplikasyonları kitabı 1978'de, Prof. Dr. Bahattin Temoçin'in Harrington metodu ile Skolyoz Tedavisinin Üstünlükleri kitabı 1979'da, İstanbul Tıp Fak. Ortopedi-Travmatoloji Kliniğinin "Ortopedi ve Travmatoloji" kitabı 1981'de, Güngör Çakırgil'in "Ortopedi ve Travmatoloji" kitabı 1982'de, Ömer Şarlak (J.N. Aston)un Ortopedi El Kitabı, 1983, Zeki Korkusuz'un Ortopedi ve Travmatoloji Kitabı" 1983'te, Mustafa Caniklioğlu'nun Femur Başı Epifiz Kayması 1983'te,
Orhan Aslanoğlu'nun "Eksternal fiksatör ve Klinik Uygulamalar" kitabı 1987'de, Tansel Ünsaldı'nın "Ortopedi ve Travmatoloji Ders Kitabı, 1987'de, Kemal Erol'un "Ortopedi Travmatolojide Kliniğe Giriş 1990'da, Ömer Taşer'in Diz Artroskopisi ve uygulamalar, Tansel Ünsaldı'nın "Ortopedik Özürlüler" kitabı 1990'da, Emin Alıcı'nın Omurga Hastalıkları ve Deformiteleri kitabı 1991'de, Ömer Şarlak ve Ahmet Y. Şarlak'ın Ortopedik Ayakkabı 1994'de, Mehmet Çakmak - Mehmet Kocaoğlu "Eksternal Fiksatörler kitabı 1995, Şahap Atik'in "Eklem Cerrahisi" 1997'de yayınlanmıştır.
Ortopediyle ve Travmatoloji ile ilgili makaleler 1957'den beri Amerika'dayken Kalça protezleri, Doğuştan Kalça protezleri, Doğuştan Kalça Çıkığı Ostomer (kemik çimentosu) hakkındaki seri halindeki DİRİM"deki (o zamanki tıbbi dergiden en sık ve en çok basanıydı) yayınlarımda, ilk dış yayınım hocam David M. Bosworth'la 1961'de (J.B.J.S. 43A:93-106, Jan. 1961 ), 1964'te Avni Duraman hocayla (Neuvieme Congress de la SICOT) ve bugüne kadar 36'sı yabancı dilde olmak üzere dergilerde 300'ü aşkın yayınım olmuştur. Benim gibi birçok meslektaşımın hem de yalnız 3 büyük kentten değil Konya, Adana, Sivas, Kayseri dahil ülkemizin her bölgesindeki meslektaşlarımızın yayınları ve posterleri yurt dışına dağılmıştır ve özelikle genç kuşak bu hizmet yarışında çok ilerlerdedir. Uluslararası bir dergi olan International Surgery'de (Member of International Editorial Board, 1980'den beri) olmam, Türk Ortopedisi için onurlu bir ayrıcalık olsa gerek. Ayrıca benim sahip ve editörlüğünü yaptığım Türkiye'de 1975-1982 arasında Türkiye Ortopedi ve Travmatoloji Dergisi, 1994'ten beri Turkish Journal of Hand Surgery and Microsurgery, Gene 1994'ten beri Turkish J. of Bone and Joint Surgery'dan başka İstanbul Türk Ortopedi ve Travmatoloji Derneğinin 29. Volümünü yayınladığı "Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica", Şahap Atik'in editörlüğünü yaptığı 1989'dan beri 8. volümü yayınlanan Artroplasti, Artroskopik Cerrahi, Emin Alıcı'nın editörlüğünü yaptığı ve 1990'dan beri yayınlanan J. of Turkish Spinal Surgery, Hacettepe Ortopedi-Travmatoloji Kliniğinin yayınladığı Hacettepe Ortopedi dergileri Türk Ortopedistlerinin emeğini yansıtan değerli eserlerdir.
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği olarak 50 senedir SICOT ve 4 senedir EFORT üyesiyizdir. SICOT'nun üç senede bir 2-3 kişiye lütfettiği "SICOT Onursal Üyeliği" ünvanından birisinin 1996'da Amsterdam SICOT Kongresinde şahsıma verilmesi ülkemiz için müstesna bir onurdur. Ayrıca 1995'teki VI. Dünya EL Cerrahları Federasyonu Kongresinde benim de "Dünya EL Cerrahi Öncüsü" töreniyle ödüllendirilmem gene ülke için ayrıcalıklı bir onurdur. Çünkü bunların sayısı tüm Dünyada 20 kadardır.
Dış ülkelerden ve ülkemizden aldığım birçok.onur madalya, diploma ve belgeleri (İçlerinde Kıral, Dünya Federasyonları ve birçok Uluslararası kuruluş'tan) yanında 1995'te yılın en başarılı Vakıf başkanı plaket ve ödülünü aldım.
Ülkemizin en ciddi kurumlarından olan TÜBİTAK 1996 Hizmet Ödülünün Travmatoloji alanındaki hizmetlerim nedeniyle bana verilmesi büyük bir uğraşı verdiğim bu alandaki çalışmamın en seçkin ödülüdür.
İlk kez Türk Tabipler Birliği İstanbul Tabip Odaları aracılığıyla oluşturulan "Tıp Hizmet Ödülü"nün ilkinin 14 Mart 1997'de bana verilmesi onurlu bir anı olarak değerlendirile bilinir.
Ben 1960-1978 arasında muayenehanemde de çalıştım fakat hiçbir gün saat 17'den önce muayenehaneme gitmedim. Aynı zamanda muayenehaneme yazdırttığım tabelalarla "Burada hastaneye hasta yatırılmayacağının ve çalıştığım hastanelerde gördüğüm veya ameliyat ettiğim hastaların görülmeyeceği" yazdırtmıştım, hastaneyle ilişkili kimseyi muayenehanemde görmedim, bunun aksini söyleyebileceklerini sanmıyorum. Tıp mensupları ve yakın akrabalarından hiçbir ücret almamışımdır. Hastanede haftada 1 veya 2 gün 9.30-12.30 arasında poliklinikte öğrenci ve asistanlarla en az günde 20 hasta muayene etmişimdir. Bunları dile getirmekteki amacım hastanede poliklinikte yapsanız, benim gibi her ameliyatı yapsanız veya asiste de etseniz muayenehanenin hekimi tatmin etmesidir, çok zengin olmadım fakat 2 Okul yaptıracak kadar varlığım oldu. Kısmi statüde çalışanlar yayın yapamaz ve klinik çalışmalarında katkısı az olur diyenlere katılmıyorum. Ben o kısmi statüde hem hastanede haftada 20-40 hasta muayene ediyor, hem haftada 2 tam gün ameliyata giriyor, hem de öğrenci vizit ve dersleri, yapıyor, konseylere zevkle, hiç ihmal etmeden katılıyordum. Bizimle çalışan arkadaşlarımızın çoğu da o yıllarda öyleydi ta ki özel muayene furyası çıkınca bu düzen biraz bozuldu. Ben 20 senedir Sakatlar Derneği Polikliniğinde gene aynı heyecanla fakat bu kez saat 18'den sonraları çalışıyorum. Bildiğimizi paylaşmak, gücümüz yettiğince hastalarımıza ve toplumumuza yararlı olmak mutluluğun en yücesidir. Meslek hayatımızda bilerek kötülük yapmamağa ve bildiğimizi en yararlı şekilde kullanmaya ve paylaşmaya çalışmak en zevkli huzur kaynağımızdır, belki de yapabileceğimiz en iyi ibadettir.
Ortopediyle İlgili Mediko-Sosyal Hizmetler
Türk Ortopedistleri olarak bilim dalımızı yakından ilgilendiren 5 alanda da öncülük yaptık, uğraşı verdik. 1963'te Türkiye Sakatların Rehabilitasyonu Derneğini kurarak özürlülerin sorunlarını gündeme getirdik. İlk kez 1960'lı yılların sonunda Ankara'da bir Rehabilitasyon Merkezi ve Ortopedik Özürlüler Okulu yapılmasına öncülük ettim, program ve planlama aşamalarında uzun süre ilgi ve hizmet vererek gerçekleştirilen bu 2 yapıtın oluşumunda Dr. Osman Yaşar ve Dr. Nedim Coşkun'un çabalarını saygıyla anarım. 1972'de ilk Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kongresini iki Rıdvanlar (Rıdvan Özker'le) Ankara'da düzenledi diye espri yapmışlardı. 1981 Uluslararası Sakatlar Yılı Teknik başkanı olarak Özürlüler için okul, Rehabilitasyon Merkezi ve onların mediko-sosyal, eğitsel ve çalışma koşullarını düzenleyen 9 yasayı çıkartabildik. Bunda Devlet Başkanı Sayın Kenan Evren ve Sosyal Güvenlik bakanı Sadık Şide'nin destek ve ilgileri, Dr. Orhan Girgin ve Dr. Orhan Aslanoğlu başta tüm Türk Ortopedistlerinin bana olan desteği unutulamaz. Bu vesileyle Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin gönderdiği takdirname belgesini ülkem adına şükranla anıyorum.
Ayrıca ülkemizde büyük sorun olan çocuk felcini önlemek için 1980'li yıllardan bu seneye kadar sürdürülen Poliomiyelit aşısına Dünya Sağlık Teşkilatı ve Rotarienlerin katkısıyla Sağlık Bakanlığı aşı kampanyalarına destek vermiş. Bizim de katıldığımız bu, yeni aşı kampanyaları ile Çocuk Felci hemen hemen sıfıra inmiştir.
Üçüncü uğraşımız Trafik Kazalarını azaltma yönünde oldu. Ülkemizde ilkin durum tesbiti ve sonra da eğitim-denetim ve teknik koşulların düzeltilmesi için yapılacakları tartışabilmek için 1962'de Milli Türk Tıp Kongresinde konuya dikkati çektik ve Kongrede yaptığımız panel sonunda görüşlerim 1964'te 226 sahifelik kitap olarak yayınlanmıştı. 1983 ve 1996 Trafik Yasalarının çıkışında çok etkimiz oldu ve ilk yardım İstasyonları ve Acil Yardım Merkezleri kurma ve yaralıların ücretsiz tedavi zorunluluğu getirmede emeğimiz ve etkimiz azımsanamaz. Vakıf olarak kurduğumuz 250 yataklı Dr. Muhittin Ülker Acil Yardım ve Travmatoloji Hastanesi 20 yıldır hizmet veriyoruz. Dünya Kazalar ve Trafik Kazaları Federasyonu 1994'te Tokyo'da Dünya Trafik Tıbbi alanındaki çalışmalar için bana "Olağanüstü Hizmet" Madalyası vermiş. Eylül 1997'de Dünya trafik Tıbbına öncü lider Altın madalyası uzun yıllardan sonra Dünya kazalar Federasyonunca bana verileceği bildirilmiştir.
Dördüncüsü Mediko-sosyal etkinliğimiz İlk Yardımın herkesçe bilinmesi için bu seneden başlayarak okullarda zorunlu İlk Yardım Dersi getirilmesine öncülük ettik.
Beşinci Medkososyal uğraşımız Spor Travmatolojisidir. İlkin 1960'lı yıllarda Spor Hekimliği Derneği olarak kurumlaşmış, sonraları sorunları Orhan Girgin, Veli Lök ve özellikle Mahmut N. Doral'ın Uluslararası ilişkileri akademik yönden, Orhan Girgin, Uğurtan Baysan, Mehmet Binnet, İlker Çetin, Savaş Ağaoğlu, Burhan Uslu ve Derya Dinçer'in Federasyonlarla olan sıkı işbirliği ile Spor Travmatolojisinde etkinliğimizi artırmaktadır.
Ortopedik Malzeme
1980'lere kadar Ortopedi ve Travmatolojide kullandığımız internal fiksasyon araçlarının hemen tamamına yakını yurt dışından getirildi, çok pahalıydı ve bir protez, intramedüller çivi, kalça çivi veya vidaların tüm serilerini her hastanede hazır bulundurmak mümkün değildi, zordu. Yerli sanayi bazı intramedüller çivi veya plaklar yapıyorduysa da biomekanik ve metallaruji yönünden henüz gelişme aşamasındaydı. 1959'da Türkiye'ye gelirken yanımda getirdiğim protez, çivi, plak ve vidalar tükenmeye başladığında Makina Kimya Sanayiindeki Mühendislerle uzun görüşmeler ve uğraşı sonu jewett çivisi ve düz (lane) plak yaptırmış olduğumuzu fakat sağlamlığı (bending) ve üst tabakası (cila) sorun yarattığından kullanamadığımızı daha önce belirtmiştim. 1960'ta o zaman Amerika'da en güvenilir olan Vitalium protez, çivi, plak yapan firmadan (o zaman Austenal şimdiki adı Hawmedica firması) malzeme getirmeğe başladığımızı daha önce yazmıştık. Dedeoğlu uzun yıllar bu hizmeti efendice ve normal kâr sınırlarında yaptı. Sonra 1960'larda İstanbul'da Evren'ler, sonra İzmir'de Hipokrat firması çivi, plak vb. malzemeleri paslanmaz çelikten yapmaya başladılar. Beğenip kullananla, beğenmeyip eleştirenler vardı. İhtiyaçların ve kullanımın artışı ile bu firmalar ilkin ithal paslanmaz çelik işlemeye başladılar. Giderek dış teknolojiyi kullanmaya ve nihayet son 4-5 yıldır araştırma ve biyomekanik verilere dayanan, bilgisayarlı üretimle birçok yabancı ülke ortopedi malzeme firmasıyla dış piyasalarda rekabet edebilecek düzeye ulaştılar. Plak, çivi, vida'dan kendi tasarımları olan vertebra enstrümentasyonları, kalça protezleri, değişik eksternal fiksatörlere kadar kullanım malzemesinden mikrocerrahide kullanılan pens ve makaslara kadar birçok aleti ülkemizde üretmeye ve hatta dışarıya satmaya başlanıldı. Dr. Cevdet Alptekin ve Hayri Dursunoğlu (Hipokrat 1972, 1986), Nejat ve Atilla Evren (Evren, 1960), (Ege Medikal) ve Türk ortopedisine büyük hizmetleri olan adeta bizlerle büyüyen Mehmet Elestekin ve Mehmet Güpgüpoğlu ile onların kurulmasına öncülük ettikleri MEDOR Ortopedi endüstrisine (1994) ve diğer kuruluşlara teşekkür borçluyuz.
Son yıllarda Uluslararası kongre ve toplantıların çokluğu ve Türkiye'deki büyük Milli Türk Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi yanında Vertebra Cerrahisi, Travmatoloji, Çocuk Ortopedisi, Diz, Omuz, EL Cerrahisi, Ayak Sorunları, Tümör gibi konularda periodik kongreler yapılması meslektaşlarımızı giderek ağır bir ekonomik sıkıntıya sokmaktadır. Bu ise bazı ilaç ve sanayi firmalarının ekonomik destek (sponsorluk) kavramı ve uygulamasını getirmiştir. Diğer gelişmiş ülkelerde de kurum veya firmaların eğitim, araştırma ve bilimsel etkinlikler bakımından katılımcı olmasının yararlarına inanmakla beraber giderek yozlaşan kişisel ilişkilerle adeta firmalara karşı ticari bir bağımlılık yarışının veya alışkanlığının oluşması bizleri rahatsız etmiyor değil. Bu firmaların destek veya katkılarını bireysel ilişkilerle doğrudan meslektaşlarımıza yapmayarak Kliniklere veya Derneğimizin kuracağı bir komisyon yardımıyla yapmasını birkaç kez önermişsekte ticari yönden pek sempatik gelmemiş olmalı ki firmalar kişisel ilişkiler kurarak, yalnız meslektaşlarımızı değil aile bireylerini de konuk etme ve ağırlama davranışını giderek gelenek haline gelmiştir. Fakat bugünkü sıkıntılı uygulamanın çoğunluğu nasıl rahatsız ettiğini anlamamak kolay değil.
Ortez - Protez
Ortopedi ve Travmatolojinin başarısında büyük payı olan Ortez ve Protez endüstrisi her ne kadar Osmanlı dönemi askeri hizmetlerine kadar uzanırsa da İstanbul'da serbest piyasada 1928'den beri Kifides firmasının 70 seneye yaklaşan hizmetleri, 1948 Ankara Tıp (Fuat Çelik 1948, Gerbert 1950, Gerthz ve 1958'de İstanbul Tıp (Çapa) Fakültelerinde (Priess, Ngdbe, Ziebel, Orhan Başkır) Alman teknisyenlerin ve Prof. Dr. Orhan Başkır'ın yardımıyla, Gülhane'de 1965'te Rizzoli Enstitüsüne gönderdiğimiz 4 Ortopedist, 5 teknisyen astsubay'ın 1961'de GATA'da, 1968'de Hacettepede (Hidayet Erdem-Nejat Güçlü) kurulan protez atelyeleri ile bizim büyük ihtiyacımız geliştirilerek karşılanmıştır. Bu hizmetleri başlatan Akif Şakir Şakar (İstanbul), İzzet Birant-Avni Duraman (Ankara Tıp), Gülhanemize, Rıdvan Özker, Nejat Güçlü, Hidayet Erdem'e (Hacettepe) ve bu hizmete İzmir'de en son katılan Halit Özyalçın (Ege Üniv.)e müteşekkiriz. Dış piyasada ise kaliteli ortez ve protez gelişiminde 70 yıllık Kifidis kuruluşuna ve Hidayet Erdem Hoca'ya çok şey borçluyuz. Ortopedi ve Travmatolojiyi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyonsuz düşünmek mümkün değildir. Uzman doktorlar kadar Gülhane'de Rehabilitasyon tesislerini kuran Prof. Dr. Aziz Sevüktekin, Sağlık Bakanlığında Rehabilitasyon kavramını yerleştiren Dr. Osman Yaşar ve Dr. Nedim Coşkun'un hizmetleri unutulamaz. Fakat bize yardımcı olan fizyoterapist Yüksek Okulunu 1960'lı yıllarda İhsan Doğramacı Hoca kurmuş Rıdvan Özker hoca kurumlaştırmıştır. Bugün Türkiye'de sayıları 6'ya ulaşan bu Yüksek Okulların mezunları sayesinde bir zamanların poliomiyelitleri şimdilerin serebral paralizi, vertebra travması, artroplasti, diğer rekonstrüksiyon olguları ve travmalıların tedavisinde onlar sayesinde bizler daha başarılı olabilmekteyiz.
Dış İlişkiler ve Kongreler
1950'li yıllarda Uluslararası Ortopedi ve Travmatoloji Birliğine (SICOT, Societe Internationale de Chirurgie Orthopedique et de Traumatologie) üyesi olduk bugün halen 50-60 akitf SICOT üyesi vardır. 1975 (İstanbul) ve 1995 (İzmir) de 2 kez SICOT Bölgesel Kongresi Türkiye'de yapıldı.
1980'de Dünya EL Cerrahları Dernekleri Federasyonuna (IFSSH, International Federation of Societies for Surgery of the Hand) üye olduk 1994'te IFSSH Bölgesel toplantısını İzmir'de yaptık.
1970'ten beri iki senede bir Alman-Türk Ortopedi Kongreleri yapılmaktadır.
1970'te Akdeniz ve Ortadoğu Ortopedi ve Travmatoloji Derneğini (MMOT Ankara'da kurduk. MMOT Kongrelerini bizim yönetimimizde Ankara, Kahire, Atina, Madrid, Tahran, Split, Roma ve Marsilya'da düzenlediğimizi ve buralara büyük gruplar halinde bildirilerle katıldığımızı daha önce değinmiştik.
1993'te Avrupa Ortopedi ve Travmatoloji Dernekleri Federasyonuna (EFORT) üye
1981'de İstanbul'da, 1993'te Milano'da Türk-İtalyan Ortopedi ve Travmatoloji Kongresi yaptık.
27-39 Eylül 1997'de Ankara'da benim Başkanı olduğum XV. Dünya Kazalar ve Trafik Tıbbi (XV. World Congress of International Association of Accident and Traffic Medicine) Ankara'da yapılacaktır.
2001'de İstanbul'da yapılacak olan Dünya El Cerrahi Kongresi (VIII. World-IFSSH Congress) hazırlıkları sürdürülmektedir. Dünya Kongre Başkanlık Onuru bana verilmiştir.
Böylece 1970'te kurduğumuz Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği dahil ilkin 1963'te kurduğumuz ilk Dernekle 34 senedir Türk Ortopedi ve Travmatoloji Demeğinin yöneticisi olarak meslektaşlarımın hizmetindeyim. Bugün 1500'ü aşan meslektaşlarımın belki yarısı benim Dernek Başkanlığına başladığımdan sonra doğmuşlardır. Bana 34 yıldır hizmetinizde kalma onurunu verdiğiniz için hepinize teşekkürler ederim. Hele Amerika'da Ortopedi ve Travmatoloji eğitimini bitirerek Türkiye'ye gelişim tam 38 seneye aşmaktadır. 38 yıldır kıtaların oluşumu, devletlerin şekli çok değişti. 38 yıldır Ortopedi ailesindeki kişi ve kurumlar arasında ayrıcalık yapmamaya çalışarak onlar arasında dengeyi korumayı ilke edinerek, haksızlık yapmamaya, içte ve dış ülkelerde Türk Ortopedi ve Travmatolojisini tanıtmak, bir aile şemsiyesi altında tutmak ve devamlı saygınlığımızı artırma çabası gösterdiğimi taktirlerinize sunarım.
1982'deki YÖK Yasasından önce 1966 - 1974 döneminde Ankara Tıp Fakülte hemşire Kolejini kurma ve 8 yıl Müdürlüğünü yapmama ek olarak, 4 sene Ankara Üniversite Senatörlüğü ve Üniversitelerarası Kurul Üyeliği, Ankara Tıp Fakülte Dekanlığı ve Antalya Tıp Fakülte Kurucu Dekanlığı yaptım. YÖK Yasasıyla kurulan Gazi Üniversitesi Kazaları Araştırma ve Önleme Enstitü Kuruculuğunu ve Müdürlüğünü, Gazi Üniversite Senato Üyeliğini, YÖK öncesi ve sonra Ankara, Antalya ve Gazi Tıp Fakülteleri Ortopedi Travmatoloji Ana bilim Dalı Başkanlığı yaptım. Ayrıca ek olarak WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve Sağlık Bakanlığı Müşavirliği görevlerinde bulundum. 6 Vakıf, 5 Dernek kurucusu ve Başkanlığını yaptım. Bütün bu sosyal ve yönetsel politikanın içinde olduğum halde türlü baskılara rağmen asla gerçek politikaya girmedim ve girmemeye özen de gösterdim.
Bazı meslektaşlarım birazda kişisel uğraşılarımla Ortopedi-Travmatoloji ailesinin yapılanma tarihçesini yaşamımdan, bazı olayları niye burada değindiğimi yadırgar ve hatta eleştirebilirler. Bunları yazarak vaktinizi aldığım için özür dilerim. Fakat bu benim yaşam öyküm fakat bu öyküyü canlandıran, gerçekleştiren ve yaşatan sizler olduğunuz için size teşekkür etmek ve genç kuşakların nereden nereye geldiğimizden biraz bilgilenmeleri için bunları dile getirdim. Yoksa İnönü'nün dediği gibi "Bazılarının ulaşmak istediklerini ben seneler önce kavuşmuştum". O nedenle bunları anlatmam öğünmek için değil sizlerin mesleğimizi ve meslek birliğimizi daha ileriye götürmemiz için bir öyküdür bu. Gelecek kuşakların benden daha iyi şeyler yapacağı ve yazacağı inanç ve dileğiyle vaktinizi aldığım içi hoş görmenizi dilerim.
1997'deki 15. Milli Türk Ortopedi Kongresine kadar uzun yol alarak beraberce geldik ve dünyadaki çağdaş Ortopedi-Travmatoloji gelişimine, bilimsel yapılanmalarına ve kongrelerdeki yenilenmeleri yakından izleyip uygulayarak ve daha iyiye ulaşmak için el ve gönül birliğiyle çaba gösterdik. Belki yıllar bedensel olarak beni eskitmiş olabilir fakat sizler gibi devamlı yenilenen ve daima gençleşen yeni kuşaklar bana dinamizm ve sizlere hizmet tutkusu vermiştir. Bu nedenle hepinize yürek dolusu teşekkürler.
Türkiye'de Ortopedi ve Travmatolojinin son 38 sene içindeki bu kuruluş ve gelişmesini yakından gören ve bunun yapılanmasında her anını sıcaklığı ile hisseden ve büyümemizin heyecanını yaşayan biri olarak ben haz duyuyorum ve siz meslektaşlarımla gerçekten gurur duyuyorum. 38 senedir hep ön saflarda olmanın veya oralarda görünmenin sorumluluğunu ve sıkıntısını fakat aynı zamanda onurunu taşıyarak diyebilirim ki yenilikleri arayışta ve uygulamaya çalışmada özelikle başarıya gidişimizde hep sizin desteğiniz, sizin işbirliğiniz, sizin sevginiz bana yön vermiştir, güç vermiştir. Eğer 30 seneyi aşan bir süredir bir yerlere geldiysek, başarıya koşan bir kuşak yetiştirebildiysek bu gururun gerçek sahibi sizlersiniz, şu kadar Kongre, şu kadar Ulusal ve uluslararası etkinlik, şu kadar yayın yapabildiysek ve daha önemlisi bu kadar yıldır bir aile gibi kenetlenerek yükselebiliyorsak sizlerle bütünleşen sevgi ve dostluk dolu bir topluluk oluşumuzdandır. Eğer bazılarınızın özlemini duyduğu veya düşlediği düzeye gelemediğinizi düşünürseniz bunun sorumlusunun benim olmam gerek. Ben size 38 yılın hesabını vermek için değil bunca yıl bana destek olduğunuz ve güç verdiğiniz için duygularımı iletmek istedim. Böylece gelecek kuşaklar nereden geldiğimizi anlamada ve bizim yaşamımızdaki aşamaları değerlendirmede daha gerçekçi ve hoşgörülü olabilirler. 30 yılı aşan Dernek yaşantımızda en gencinizden en kıdemli meslektaşıma kadar hepinize sevgi, özverili hizmet ve hoşgörüden başka bir şey vermeğe çalıştığımı sanmıyorum. Bazen kuralcı ve kuramcı olduysam bu mesleğimizin saygınlığını korumak, ünvanlara değil kişi ve kişiliklere olan saygınlığımızı kazandırmak için olmuştur.
Bu duygularla yaşamınızın benimkinden daha başarılı, daha verimli, daha mutlu olmasını dilerim. Sözlerimi Büyük Atatürk'ün şu sözleriyle bağlamak isterim.
"İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, et ve kemikten geçici Mustafa Kemal. İkincisi Mustafa Kemal, Onu "Ben" kelimesiyle ifade edemem. O, ben değil, bizdir. O Memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve Büyük Ülkü için Uğraşan Aydın ve Savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. Mustafa Kemal Sizsiniz, Hepinizsiniz, Geçici olmayan, yaşaması ve muvaffak olması gereken Mustafa Kemal odur".
Hepinize saygılar sunar başarılarınızın ve mutluluğunuzun devamını dilerim.